Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, işçinin devamsızlık tutanaklarında görünen işe gelmediği günlerin yıllık izinden düşülmesinin İş Kanunu’na aykırı olduğuna hükmetti. İş Mahkemesi’nin yolunu tutan işçi, sözleşmesinin işveren tarafından haksız feshedildiğini öne sürdü. Davacı işçi, fazla çalışma yapmasına, genel tatil ve hafta tatili günlerinde çalışmasına rağmen bu çalışmaların karşılığının ödenmediğini belirtti.
Davacının yıllık izinlerini kullanmadığını ve kullanılmayan izin ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti, izin ücreti, iki aylık iş arama izin ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, ücret alacaklarını talep etti. Davalı işveren, iş akdinin davacının devamsızlık yapması nedeniyle işveren tarafından haklı olarak feshedildiğini, talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının tüm haklarının eksiksiz ödendiğini savunarak davanın reddini istedi. Mahkeme davanın kısmen kabulüne hükmetti.
Kararı taraf avukatları temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi.Emsal bir karara imza atan Yüksek Mahkeme, mazeret izinlerinin yıllık izinden tahsil edilemeyeceğine dikkat çekti. Kararda şu ifadelere yer verildi: “Mahkemece bilirkişi raporundaki ikinci seçenekte yapılan hesaplamaya itibar edilmesi de hatalıdır. Çünkü, işçinin yıllık izinlerini kullandığını veya kullandırılmayan izin ücretlerinin ödendiğini işveren yazılı delil ile ispat etmek zorundadır. İşçiye çeşitli sebeplerle mazeret izni adı altında verilen izinlerin yıllık izinden mahsup edilmesi mümkün değildir. Yine işçinin devamsızlık tutanaklarında görünen işe gelmediği günlerin yıllık izinden düşülmesi İş Kanunu’na aykırıdır. Yapılması gereken, davacının tüm hizmet süresi nazara alınarak hak kazandığı yıllık izin süresinin ve bu süre üzerinden izin ücretinin hesaplanması için bilirkişiden denetime elverişli yeni bir rapor aldırmak ve sonucuna göre talep hakkında bir karar vermektir. Hatalı bilirkişi raporuna itibarla, izin ücreti talebinin yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” –