İnsan yaşayış ve fıtrat gereği bir şeylere inanmak ve bu doğrultuda yaşamak ister. Bu doğrultuda yaşayan insan iman etme ve iman ettiği duruma göre yaşama gereği duymaktadır. İslam’da imanın önemi büyük ve zorunlu olan bir şarttır. İmanı olmayan insanın cennete girmesi imkânsız olarak görülmüş ve günahkâr olarak kabul edilmiştir. İman eden insanın hem dünyaya hem de ahirete olan güveni artar ve her iki dünyadan da keyif ve lezzet alır. İmanı olmayan insan eksik ve yabancı olmaktadır. Yaratıcısını tanıyamamakta ve dünyasını da ahiretini de tehlikeye sokmaktadır.
İmanın Şartları
İmanın altı şartı bulunmaktadır. Bunlar: Allah’a inanmak, peygamberlere inanmak, meleklere inanmak, kitaplara inanmak, ahiret gününe inanmak ve kaza ve kadere inanmak üzere altı şarttan oluşmaktadır. Bu şartların tamamına inanmayan imanlı sayılmamaktadır. Çünkü din ve iman kavramları bir bütünlük içerir. Bir duvarın tuğlaları gibi düşünülürse bir tuğla çekildiğinde tüm duvar bozulur ve çöker. Aynı bu şekilde iman şartlarından birine iman edilmediği sürece tam iman edilmiş sayılmaz.
İman etmenin önemi nedir gibi sorular ile günlük hayatta çoğu kez karşılaşılır. Konuya hâkim olamayan kişiler eksik olup bu sorunlarının giderilmesi gerekmektedir. Her ne kadar dinin bir gereği olsa da diğer pek çok dini faaliyet gibi iman da insan için gerekli ve insanı hayata tutucu bir niteliktedir. Yani Allah’ın insanın imanlı olmasına ihtiyacı yoktur. Fakat insanın imanlı olmaya ihtiyacı vardır.
Toplumsal Olarak İmanın Önemi
Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birçok değişim yaşanmaktadır. Bu değişimler bazen yararlı bazen de zararlı olmaktadır. Dini, yobazlık ve gereksiz bir şekilde tanımlayan birçok kesim, gençlerin ateist olmalarına neden olmakta ve imanlarını kaybetmelerine kadar götürmektedir. İnsanı yaratan Allah ‘ı tanımamakta ve ahirete iman etmemektedirler. Ahirete imanın birey ve toplum hayatındaki önemi büyüktür. Buna iman etmeyen kişi dünyada yararlı işler yapmayacak ve yaklaşan büyük bir sınava hazırlıksız yakalanacaktır. Ahirete iman dünyadaki davranışları olumlu yönde etkiler ve bireyin kendini cennete yakın görmesine sebep olur. Bu yakınlık insanı hem huzurlu kılmakta hem de iki dünyasının da kurtulmasına vesile olmaktadır.