Milliyet yazarı Ercan Güven, Fenerbahçe-Galatasaray derbisi öncesi dikkat çeken bir değerlendirme yaptı.
Milliyet yazarı Ercan Güven, Fenerbahçe-Galatasaray derbisi öncesi dikkat çeken yorumda bulundu.
Güven, “Kazanan takımın şampiyonluk şansı, kaybeden hocanın çizilecek karizması, ezeli rekabet falan değil konu. Çok daha büyük ve önemli. Eşikteki tehlike ulusal boyutta çünkü.” ifadelerini kullandu.
İŞTE ERCAN GÜVEN’İN AÇIKLAMARI
“Sorumluluk taşımayan, başkasının yerine uçup kaçan, kolayca eş boşayan bekarlara “senin sırtında yumurta küfesi yok” der geçilir kestirmeden. Ya da tersi…
Mesuliyet altında ezilen, zor durumda, alengirli pozisyonda olanların endişesi, sırtındaki hayali yumurta küfesi ile tarif edilir.
Bir yanlış adım, bir hata; gitti yumurtalar!
Tıpkı Fenerbahçe-Galatasaray derbisi gibi.
Kazanan takımın şampiyonluk şansı, kaybeden hocanın çizilecek karizması, ezeli rekabet falan değil konu. Çok daha büyük ve önemli. Eşikteki tehlike ulusal boyutta çünkü.
Herkesin bildiği gibi statlarımız “Yanardağ Krateri”… Her hafta kimi titriyor, kimi tütüyor. Çatlaklardan sızan “Kızgın magmalar” sürekli birilerinin canını yakıyor, hepimizin canını sıkıyor.
Büyük infilaktan endişe ediliyor ki, Fenerbahçe-Galatasaray derbisi Hawai’deki “Mauna Lao” oluyor. Yani, en aktif yanardağ.
Besbelli, Süper Lig’in geleceği bu derbinin yaratacağı yumuşama veya patlamaya göre yazılacak.
Ya infilak ya sükunet…
Açıkçası, ben hakem olsam milyon verseler yönetmem bu derbiyi. Bırakın kötü niyeti bir tarafa… Ufak bir hatayla, yanlış çıkan kartla, gri bir penaltıyla, hatta tersine çalınan faulle, futboldaki adalete inanmayan tribün dolusu insanı galeyana getirmek, uçurum kenarındaki Süper Lig’i aşağı yuvarlamak da var sonuçta.
Eğri oturup doğru konuşalım.
Öyle bir futbol iklimindeyiz ki, futbolu Emniyet Genel Müdürlüğü kapısına teslim etmeye az kaldı. Oksijen yok… Dolandırıcılık, tefecilik, çıkar amaçlı çete kurmak, saldırı, tehdit, hakaret, etnik bölücülük, görevi kötüye kullanma, görevi ihmal, toplumu kin ve düşmanlığa sevk etme soluyoruz her nefeste. Otuz iki kısım tekmili birden top oynuyoruz.
Kimin asabı rölantide?
Kim kimden emin?
Benzin alırken cigara yakmak kadar vahim futbolu konuşmak bile.
Hele oynamak…
Hele derbi…
Hele kazanan belki de şampiyon olacaksa!
Evet, “şampiyon olacaksa”… Çünkü ligin sonu, belki yarın belki yarından da yakın! Futboldaki olaylar küllenmez yükselirse, ne olacak? “Paydos” edip lidere şampiyon diyerek bitirmekten başka çare kalır mı? Elbette ağzımızdan yel alsın ama bu olasılığa “imkansız” diyen var mı? Olamaz… Çünkü işin nereye varacağını kestiremiyoruz şu anda.
Fenerbahçe veya Galatasaray, Uluslararası Uzay İstasyonu ISS’de yaşamıyorlar sonuçta. Onlar da gergin, diken üstünde ve fena halde karamsarlar.
Fenerbahçe, beraberliği bile bir maç önce Fred’e gösterilen “hatalı” karta bağlayıp ortalığı kasıp kavuracak.
Fenerbahçe kazansa, Galatasaray “gizli hakem tarikatının” Fred’in kartını telafi etmesi olarak algılayıp öyle sunacak.
Galatasaray kazanırsa, tutmayın Kadıköy’ü!
Bunlar en masumane ihtimaller. Derbiyi hakemin ve VAR’ın zerre kadar etkilemediği durumda geçerli.
Biraz ötesini düşünmek, dile getirmek bile berbat.
Fişi çek, perdeyi kapat.
Derbilerden önce hep uyarırız ya sahadakileri tribünleri. Bu sefer gerek yok. Durum ortada. Var olma sebebini veya en büyük keyfini ortadan kaldırmak isteyen, yumurta küfesini devirsin bu derbiyi kaosa çevirsin, tarihe geçsin!
“Her şeyi mahveden adam” olarak.”