Çeşitli temas ve ziyaretlerde bulunmak üzere ilimizi teşrif eden Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Bingöl Valisi Kadir Ekinci’yi ziyaret etti.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ilk olarak şeref defterini imzaladı. Daha sonra Valilik makamında Başkan Erbaş ile bir süre sohbet eden Vali Ekinci, nazik ziyaretlerinden duyduğu memnuniyeti ifade ederek Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’a teşekkür etti.
‘Bingöl Üniversitesi 2021-2022 Akademik Yıl Açılış Töreni’ Yapıldı
‘Bingöl Üniversitesi 2021-2022 Akademik Yıl Açılış Töreni’ Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Bingöl Valisi Kadir Ekinci, il protokol üyeleri, öğretim üyeleri ve çok sayıda öğrencinin katılımı ile Bingöl Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Kongre Merkezinde yapıldı.
Akademik Yıl Açılış Töreni, Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak’ın açış ve selamlama konuşması ile başladı. Rektör Çapak, yüz yüze eğitimin başlamasıyla üniversitemizde bir canlanma oldu ve öğrenci-akademisyen sayısıyla üniversitemiz devasa yapıya kavuştu dedi.
Daha sonra konuşan Belediye Başkan V. M. Sait Kolak, akademik yılın öğrencilerimize, öğretim üyelerimize, üniversitemize ve ilimize hayırlı olmasını diliyorum dedi.
Ardından konuşmalarını yapmak üzere kürsüye teşrifleri arz olunan Bingöl Valisi Kadir Ekinci şunları söyledi:
“Bingöl İlindein yükselen değerlerinden Bingöl Üniversitesinin 2021-2022 akademik yılı açılış törenine hoş geldiniz diyor, sizleri sevgi, saygı ve muhabbetle selamlıyorum.
Öncelikle yeni akademik yılın öğrencilerimize, öğretim üyelerimize, üniversitemize ve ilimize hayırlı olmasını diliyorum.
Malumunuz üniversiteler, akıl ve bilim rehberliğinde ‘bilgi’ üreten merkezlerdir. Üniversiteler, eşyanın tabiatını kavramada zihnimize boyut kazandıran, toplumun önünde yürüyen, yenilikçi yaklaşımlarla toplumsal sorunlara çözümler üreten, yolumuzu aydınlatan bilgi santralleridir.
Bilim evreninde her geçen gün yeni gelişmelerin yaşandığı ve teknolojinin hızla ilerlediği bugünün dünyasında üniversiteler, çağın ruhunu yakalama yolculuğunda kilit rol üstlenen kurumlardır.
Bingöl üniversitemiz de kurulduğu 2007 yılından bu yana Bingöl’ün farklı alanlarda gelişimi, değişimi ve ilerlemesi açısından önemli görevler üstlenen, büyük katkılar sağlayan bir değerimizdir.
Kısa süre içindeki üstün performansı, başarıyla uyguladığı projeleri ve ilimizdeki kamu kurumları, özel sektör ve STK’lar ile uyum içinde yürüttüğü kaliteli çalışmaları ile Bingöl üniversitesinin, şehrimizin sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan ilerleyişine katkı sağladığını memnuniyetle ifade etmek isterim.
Bingöl Üniversitesinin bu fonksiyonunu bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da en üst düzeyde yerine getireceğine eminim.
Bingöl İlindein maddi ve beşerî potansiyelini harekete geçiren değerli çalışmaları için; birliğimize, beraberliğimize ve bilimle aydınlanmış yarınlarımıza sağladığı katkılar için üniversitemizin tüm çalışanlarına teşekkür ediyorum.
Bizler de Bingöl Valiliği olarak tüm imkânlarımızla üniversitemizin yanında olmaya, başarılı çalışmalarına katkı sunmaya, Bingöl için birlikte yeni katma değerler üretmeye devam edeceğiz inşallah.
Bu vesileyle bir kez daha, yeni akademik yılın üniversitemize, ilimize ve ülkemize “bilgi, bilgi ahlakı ve bilgi toplumu” yolunda yeni mesafeler ve ufuklar kazandırmasını temenni ediyorum.
Sayın rektörümüze, değerli hocalarımıza, öğrencilerimize, üniversite çalışanlarımıza ve Bingöl’ümüze yeni akademik yılın hayırlı uğurlu olmasını diliyor, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum”
Son olarak konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, bugün 33. il buluşmasını Bingöl’de gerçekleştirdiklerini belirterek İslam medeniyetinin bir ilim, irfan, bilgi ve hikmet medeniyeti olduğuna işaret etti.
Erbaş, Kur’an-ı Kerim’de, tabiatı araştırmaya, evreni tefekküre yönelten ve yaradılışa dikkat çeken pek çok ayeti kerime bulunduğunu aktardı.
Erbaş, tefekküre, akletmeye düşünmeye bu medeniyetin çocuklarının çok önem vermesi gerektiğine dikkati çekerek, Kur’an-ı Kerim’in bunu özellikle istediğini bildirdi.
“BU MEDENİYETİN MENSUPLARININ ELİNDEN KİTAP VE KALEM DÜŞMEYECEK”
“Vahyin ilk asrından itibaren büyük bir ilmi inkişaf gerçekleştiren İslam toplumu, 7. yüzyıldan Rönesans’a kadar yaklaşık 7 asırlık bir zaman zarfında, bilimin bütün alanlarında insanlığın ufkunu aydınlatmış; teorik ve pratik boyutta ilmin öncüsü olmuştur. İnsanlık tarihinin ilim ve hikmet açısından en görkemli dönemi olan İslam medeniyetini anlamak oldukça önemli bir husustur. 7 kıtada İslam medeniyetinin çok güçlü izleri vardır.” ifadelerini kullanan Erbaş, beşikten mezara kadar bütün Müslümanlara ilmin farz olduğunu vurguladı.
İlk inen ayetlerde okumaktan, yazmaktan, kalemden, öğrenmekten, öğretmekten bahsedildiğini, ikinci indirilen sureye de “Kalem Suresi” isminin verildiğini belirten Erbaş, “Buradan alacağımız mesaj bu medeniyetin mensuplarının elinden kitap ve kalem düşmeyecek. Gençlerimizde kitap, kalem, okumak, öğrenmek olduğu müddetçe biz hep yükseleceğiz” diye konuştu.
Son iki asırdır dünyada her alanda köklü değişikliklerin yaşandığının herkesin malumu olduğunu anlatan Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün küresel olarak yaşanan birçok sorun ve krizin temelinde, Batı merkezli gelişen bilim anlayışının insana, evrene ve hayata bakıştaki bencillik ve insanın Allah ile ilişkisi bağlamında oluşturduğu marazi ve paradoksal yaklaşım vardır. Özellikle, Allah, varlık, alem ve bilgi arasındaki vazgeçilemez bağ kopartılınca insanlık derin bir anlam ve vahim bir ahlak krizine düçar olmuştur. Söz konusu bütünlük dağılınca akıl-vahiy, din-bilim arasındaki denge de bozulmuştur. Din adına aklı öteleyenler de akılcılık adına inancı öteleyenler de hakikate aynı şekilde zarar vermişlerdir. İslam ilim geleneğinde vahiy ve akıl, hüküm ve hikmet, ahlak ve irfan birbirinden ayrılmamıştır. Hikmet, ortak aklın ve insanlık birikiminin neticesi ve özüdür. Kim isterse bilgiyi, hikmeti, irfanı Allah ona verir buyuruyor Rabb’imiz. Son iki asra yakından baktığımızda, bilim, bilgi ve felsefenin oldukça öne çıkmasına rağmen bireysel ve toplumsal anlamda tarihin en büyük krizlerinin yaşandığını görmekteyiz. Bilimsel, teknik ve sosyal alanda yaşanan gelişmelerin insanlığı neden daha güzel bir hayata taşımadığı sorusu oldukça önemli ve üzerinde düşünmeye değer bir mevzudur. İçinde yaşadığımız bilgi çağında bilgiye ulaşmak oldukça kolaylaşmakla beraber, doğru bilgiye ulaşmak alabildiğine zorlaşmaktadır. Enformasyon çağında bilginin ve hakikatin alabildiğine manipülasyona maruz kaldığına şahit oluyoruz”
“HER MİLLET ANCAK KENDİ MEDENİYET DEĞERLERİ İLE YÜKSELEBİLİR”
Yanlış bilginin doğru bilginin önüne geçtiğini, yanlış bilginin adeta doğru bilginin üzerini kapattığını dile getiren Erbaş, bilgiye ulaşma vasıtaları araştırılmadan, incelenmeden kullanılırsa yanlış bilginin gençleri, insanları adeta doğru bilgiden uzaklaştırdığını bildirdi.
Erbaş, herkesin doğru bilgiyi mutlaka başkalarıyla paylaşıp, yanlış bilginin yayılmasına engel olması gerektiğini aktardı.
Her millet ancak kendi medeniyet değerleri ile yükselebilir. Elbette insanlığın evrensel değerlerini sahiplenme ve insanlığın ortak birikiminden istifade etme önemlidir. Başkalarının ulaştığı sonuç ve bu sonuca götüren metottan istifade etme ve öğrenme ameliyesi de önemlidir. Ancak salt taklitçi bir anlayışla ilerlemek asla mümkün değildir.” diyen Erbaş, her bireyin veya toplumun kendisine özgün ve kendi kimliğini yansıtan bir yol izlemesi gerektiği vurgusunu yaptı.
Erbaş, “Bu göz ardı edildiğinde insanı bekleyen en büyük tuzak kendisine yabancılaşmasıdır.Yabancılaşma neslimizi, milletimizi tehdit eden en büyük tehlikelerden birisi. Buna karşı mutlaka teyakkuz halinde ve uyanık olmamız gerekiyor. Kendi köklerinden ve özgün değerlerinden uzak kalan insan, çevresinin onu tanımlamasının esiri olacak ve o çevrenin bir nesnesi haline gelecektir.” şeklinde konuştu.
“İLMİ İNSANLIĞIN HUZURU İÇİN KULLANMAK LAZIM”
Bilginin ahlakla irtibatı yok sayılamayacağı gibi sorumluluk ile ilişkisinin de görmezden gelinemeyeceğini anlatan Erbaş, şunları kaydetti:
“Eğer silahları masum insanları öldürmek için üretiyorsanız bu faydasız ilimdir. Terör örgütlerini desteklemek için eğer silah üretiyorsanız insanlığı yok etmek peşinde sayılırsınız, o faydasız ilimdir. İlmi insanlığın ortadan kaldırılması için değil insanlığın huzuru için kullanmak lazım. Yaşadığımız çağı doğru anlayabilmek için doğru okumalar yapmamız gerekiyor. Özellikle eleştirel düşünce, bilimsel ilerlemenin ve kalkınmanın önemli bir motivasyonudur. Ayrıca günümüzün en büyük sorunlarından olan radikalizmin de tahammül edemediği hususlardan biri sorgulayan insan modelidir. Düşünen, sorgulayan, eleştiren insan modeli. Eleştirel düşünmeden kaçan birey ve toplumlar kendilerini tekrar etme sürecine girerek bir kısır döngüye hapsolurlar.”
Erbaş, İslam’ın kişinin kendisiyle, Rabb’iyle, toplumla, çevreyle ve bütün varlık âlemiyle ilişkisini en ideal düzeyde belirleyen ilkeleri açıklayarak onun dünya ve ahiret huzurunu temin eden ilahi bir nizam olduğunu bildirerek, İslam dininin bütün insanlar için can, mal, akıl, nesil ve din özgürlüğünü temin eden barış ve merhamet dini olduğunu söyledi.
“KUR’AN-I KERİM ÇEVRE VE TOPLUMLA İLİŞKİLERDE ŞEFKAT VE MERHAMETİ EMRETMEKTE”
“Allah’ın son ve evrensel mesajı Kur’an-ı Kerim; dünyada huzur ve barışın en büyük teminatı olarak adaleti, temel hak ve hürriyetlerin dokunulmazlığını, çevre ve toplumla ilişkilerde şefkat ve merhameti emretmektedir. Bu ilkeleri rehber edinen Müslümanlar, dünyadaki herkesin onurlu, özgür ve insanca bir hayat yaşama hakkını savunmayı ve bu uğurda çalışmayı, inançlarının bir gereği ve sorumluluk olarak görmektedirler. Dolayısıyla bizlere düşen öncelikli görev ve sorumluluk, İslam’ın hak ve adalet anlayışını, Hz. Peygamber’in çağlar üstü örnekliğini ve üstün ahlaki vasıflarını insanlık ailesinin her bir ferdine güzel bir dille, hikmetli bir üslupla sunmak için var gücümüzle çalışmaktır.” ifadelerini kullanan Erbaş, aynı zamanda insanlığa düşen görevin bilişim çağının araçlarını doğru şekilde kullanarak hakikate kasteden küresel projelerle mücadele etmek olduğunu aktardı.
Bu gaye ile Diyanet İşleri Başkanlığının pek çok faaliyet yaptığını, başta din hizmetleri ve eğitim faaliyetleri olmak üzere yurt içinde 150 bine yakın, yurt dışında 2 bin 500 civarında hoca ile doğru dini bilgi ile toplumları aydınlatma konusunda ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini anlattı.
Erbaş, İslam’ın ilke ve değerlerinin gençlere ve tüm insanlığa en güzel şekilde, doğru bir yöntem ve uygun bir üslup ile ulaştırılması için çalıştıklarını söyledi.
Gençlere seslenen Prof. Dr. Erbaş, şöyle konuştu:
“Bilginin, insanlığın huzuruna vesile olması için ahlak, hikmet ve hukuk ile ilişkisi hayati öneme sahip. Değer olarak görülmeyen, hikmetle yoğrulmayan, uygulanarak güzel ahlaka dönüşmeyen bilgi, hayata huzur getirmeyecektir. Dolayısıyla, karşımızdaki en zorlu düşmanımız cehalettir. Bu düşmanı alt etmenin biricik yolu da hayatımızın her alanına bilgiyi ikame etmekten geçmektedir. Zira bilgiyle yüceldikçe; imanımız sahih bilgiyle beslendikçe yüreklerimiz de birleşecek, özgüvenimiz ve imkanlarımız da artacaktır. İnanıyorum ki, siz kardeşlerimizin gayretleri ilim, adalet, hikmet ve marifet ile daha iyi bir geleceğin inşasına önemli katkılar sunacaktır. İnancı olmayanın geleceği yoktur. İnancınızı sahih bilgiler üzerine bina etmelisiniz. Bunun için doğru kaynaklardan ve devamlı okumalıyız. İdealiniz sadece kendinizle ilgili olmasın. Milletinize ve insanlığa hizmet etmeyi de idealinize dahil ediniz. Bütün imkanlarınızla bildiğiniz ve yaşadığınız güzelliklerin hayata taşınması için gayret edin. İyiliklerin çoğalması ve kötülüklerin azalması için elinizden geleni ve üzerinize düşeni en iyi şekilde yapın.
Erbaş, tüm gençlere başarı dileyerek, yeni akademik yılın hayırlar getirmesini temenni etti.
‘Bingöl Üniversitesi 2021-2022 Akademik Yıl Açılış Töreni’ sonrasında Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Bingöl Valisi Kadir Ekinci ile birlikte Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak’ı makamında ziyaret ettiler.
‘Tecvit Çalıştayı ve Din Görevlileri Buluşması’
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın Bingöl programı, ‘Tecvit Çalıştayı ve Din Görevlileri Buluşması’ ile devam etti.
Bingöl Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Kongre Merkezinde gerçekleşen programda Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının yürüttüğü “Gençliğe Değer” projesi kapsamında bir din görevlisinin 10 gençle ilgilenmesini istedi.
Din görevlilerinin gençlere vakit ayırmalarını, maddi ve manevi ihtiyaçlarının giderilmesi noktasında onlara destek olması gerektiğini belirten Erbaş, “İslam nimeti ile ne kadar çok insanı buluşturabilirsek bu bizim için çok büyük bir kazanım olacak. Bugün 7’den önce de 70’ten sonra da insanlara ulaşma imkânımız var. Okumaya, kendimizi yetiştirmeyi, gençlerle zaman geçirmeyi, onlara Kur’an ve sünnet çizgisinden doğru bilgileri vermeyi, onlara daha fazla zaman ayırmazsak bunun vebali ağır olur.” değerlendirmesinde bulundu.
“Davranışlarımızla en güzel örnek biz olmalıyız”
Erbaş, din görevlisinin hizmet ettiği bölgeyi, mahalleyi ve muhatap kitlesini tanımasını ve ona göre rehberlik yapması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Biz rol model olmak zorundayız. Peygamber Efendimiz nasıl en güzel örnek oldu ise Peygamber varislerinin de en güzel örnek olması lazım. İslam’ı yaşayarak göstermek mi daha önemli anlatarak göstermek mi daha önemli? Yaşayarak göstermek daha önemli. Talebelerimize en güzel örnek olmalıyız. Cemaatimize en güzel örnek olmalıyız. Mahallemizde, şehrimize en güzel örnek biz olmalıyız. Konuşmamızla yürüyüşümüzle davranışlarımızla en güzel örnek biz olmalıyız.”
“Cezaevlerinde hafız olanların sayısı artıyor”
Öğrenci yurtlarında, hastanelerde, cezaevinde yürütülen manevi destek hizmetlerini anlatan Erbaş, “Zaman zaman dinliyoruz onları öyle gönüller fethediyorlar ki burada Bingöl’de de cezaevinde bir kardeşimizin hafız olduğunu öğrendim. Çeşitli ceza evlerinde bizim manevi rehberlerimiz sayesinde hafız olanların sayısı artıyor. Acaba hangi suçu işledi de cezaevine düştü ama manevi rehberimizle tanıştığı zaman dünyası değişiyor. Sincan Cezaevi’nde hafızlık merasimi yaptık. Hafızlığa başlamış kardeşlerimiz var.” ifadelerine yer verdi.
Erbaş, din görevlilerinin samimiyet için mesleğini sevmesinin önemli olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:
“Samimiyet için, başkalarının iyiliği adına çalışmaktan huzur duymamız gerekir. İhlas ve samimiyeti kuşanmak, bizlere bitip tükenmek bilmeyen bir sermaye verecek ve manevi bereketin kapılarını açacaktır. Elbette İslam ve insanlık yolunda çalışmanın ve iyilik gayesi ile hizmet etmenin, sabır gerektiren zorlukları da olacaktır. Nitekim peygamberler, türlü sıkıntılarla karşılaşmışlardır. Bize düşen sabırla azimle, inançla çalışmalarımıza devam etmektir. Yaptıklarımızın Allah katında karşılığı, samimiyetimize göre belirlenecektir. En büyük imkanımız, imanımız, samimiyetimiz, aşkımız ve heyecanımızdır. Eğer heyecanımız kaybolduysa samimiyet kalmaz, ‘Din samimiyettir’ o zaman biz, mihrabı, minberi bırakıp gidelim hiç olmazsa mihrabı, minberi boşuna işgal etmeyelim. Allah muhafaza, içimizden bir kişinin, bir hocamızın bu duruma düşmesi bizi çok üzer. Bunun için aşkımızı, heyecanımızı her zaman muhafaza etmeye çalışalım.”
Programda, Bingöl Valisi Kadir Ekinci, Rektör Prof. Dr. İbrahim Çapak, Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürü Fatih Kurt, İnsan Kaynakları Genel Müdürü Akif Pusmaz, Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü Mehmet Bilgin, Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanı Hafiz Osman Şahin de yer aldı.
Erbaş, buradaki programın ardından kentteki kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle Bingöl Üniversitesinin Konuk Evi’nde gerçekleştirilen programda bir araya geldi.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, programdaki konuşmasında, Türkiye’de yüzlerce vakıfın bulunduğunu, bunun medeniyetin en büyük kazanımlarından birisi olduğunu dile getirdi.
Türkiye’nin en büyük dertlerinden birisinin terör örgütleri olduğunu belirten Erbaş, sözlerini şöyle tamamladı:
“Osmanlı’yı da böyle yıktılar. Bizi de böyle yıkmaya kalkıştılar ama elhamdülillah milletimizin birliği, beraberliği, dayanışması fikir ve eylem birliği ile bu problemin üstesinden geliyoruz. Askerimizle polisimizle, devlet, millet dayanışması ile bu uru yok ediyoruz. İnşallah bundan sonra birliğimiz, beraberliğimiz daha da arttıkça bizi birbirimize düşürmeye çalışan, Osmanlı’yı nasıl 40 parçaya böldülerse, Anadolu dediğimiz bu sınırları da bize çok görerek parça parça etmeye çalışan dâhili ve harici hainlere fırsat vermeyeceğiz inşallah. Rabbimiz bir, Peygamberimiz bir, kıblemiz bir, bayrağımız bir, ezanımız bir, vatanımız bir. Bu birler o kadar çok ki bu birler bizi daha da çok birleştirecek. Bu birleri gençlerimize, çocuklarımıza intikal ettirmek, geleceğimizin, istikbalimizin daha da parlak olacağını gösteriyor.”
‘Toplu Açılış Töreni’
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın katılımı ile yapılan ‘Toplu Açılış Töreni’nde İl Müftülüğü Hizmet Binası, Medine Camii, Kültür Mahallesi Camii, Çayboyu Hz. Hamza Camii, Bediüzzaman Said Nursi Camii, Çavuşlar Köyü Camii, Ağaçeli Köyü Camii, Üniversite Lojmanları Camii, Tugay Camii, Bahçelievler Mahallesi 04-06 Yaş Kur’an Kursu ve Kartal Köyü Kur’an Kursu hizmete açıldı.
Ülkenin 81 ilinde ve 922 ilçede 1003 müftülük şubesi bulunduğunu, 150 bin civarında hocadan 1500 kadarının Ankara‘da Diyanet İşleri Başkanlığı merkezinde, diğerlerinin ise müftülüklerde görev yaptığını belirten Erbaş, 81 il müftülüğü ve 922 ilçe müftülüğündeki din görevlilerinin hizmeti sürdürdüğünü bildirdi.
“CAMİLERİMİZ DOLSUN, ÇOCUK SESLERİYLE ŞENLENSİN İSTİYORUZ”
Erbaş, camilerin hem ibadet edilen hem de gençlerin, çocukların, insanların İslam’ı öğrendiği mekânlar olduğunu aktardı.
Bingöl’de 8 caminin açılışını yapacaklarını, vatandaşların camileri daha çok doldurmasını istediklerini ifade eden Erbaş, şunları söyledi:
“Çünkü camiler Peygamber Efendimizin ifadesiyle şehirlerin süsüdür, şehirlerin en mübarek mekânlarıdır. Camilerde bulunduğumuz süre içerisinde, ister namaz kılalım ister Kur’an okuyalım ister hocamızın yapmış olduğu cami derslerini dinleyelim, bizim için her anı ibadetle geçen zamanlardır. Bunu değerlendirmemiz lazım. Camilerimiz evlerimizden sonra en çok bulunduğumuz mekânlar olmalı. Sadece namaz vakitlerinde çok az bir cemaatin girip çıktığı yerler olmasın camilerimiz, dolsun taşsın, çocuk sesleriyle şenlensin, bunu istiyoruz.”
“CAMİLERİMİZ BİZİM İÇİN EN BÜYÜK HAZİNEDİR, ZENGİNLİKTİR”
İki hafta önce Azerbaycan Karabağ’a ziyarete gittiklerini hatırlatan Erbaş, şöyle devam etti:
“90 bin camimiz var. Bu çok büyük bir zenginlik, milletimizin en büyük zenginliklerinden birisi. O minarelerin ve ezanların yükseldiği camilerimiz bizim için en büyük hazinedir, zenginliktir. Karabağ 30 yıla yakın ezan seslerinden mahrum kaldı. Camiler kapalı kaldı, yıkıldı. Düşman eliyle görmedik zulüm kalmadı o bölgelerde. Köyler tamamen boşalmış, camileri ıssız. Çoğunu yıkmışlar, domuz ahırı yapmışlar. Rabb’imiz kimseyi vatansız bırakmasın. Vatansızlık, vatanın düşman tarafından işgali yeryüzünde Müslüman için en büyük zulümlerden, tehlikelerden birisi. Bugün şurada şu merasimi rahatlıkla yapabiliyorsak, köylerimizi, beldelerimizi insanlarımız daha rahat dolaşabiliyorsak buna şükretmemiz lazım. Bunun için alnımızın secdeden kalkmaması lazım. Şükrü, dua etmemizi gerektiren güzellikler bunlar. En büyük nimettir. O yüzden Elhamdulillah camilerimizden ezanlarımız yükseliyor.”
İstiklal Marşı’ndan bir kesit okuyan Erbaş, iki dedesinin Sarıkamış’ta gazi olduğunu anlattı.
Erbaş bugün 4-6 yaş Kur’an kursunun da açılışını yapacaklarını ifade ederek, kazanımların en büyüğünün 4-6 yaş grubu olduğunu aktardı.
Bu çocuklara temel dini bilgileri, Allah, Peygamber, Kur’an sevgisini, büyüklere saygı, küçüklere sevgiyi, dürüstlüğü, evrensel değerleri öğrettiklerini dile getiren Erbaş, şunları kaydetti:
“O çocuk o yaşta yani 7 yaşından önce bu özelliklerle bu değerleri bilerek yetiştiğinde büyüdüğünde, genç olduğunda korkmayın artık ondan. Karakter oluşuyor çünkü. Bu yüzden diyorum ki değerli kardeşlerim her mahallemizde bir 4-6 yaş sınıfı açma projemiz var. Sizlerden bu konuda destek istiyoruz. Bütün hocalarımıza talimat verdik, diyoruz ki her hocamız kendi mahallesinde bir 4-6 yaş Kuran kursu sınıfı açsın. Valiliklerimizden, belediye başkanlarımızdan, tüm yetkililerimizden Allah razı olsun. 300 bin, 500 bin çocuğumuza hitap edecek kurslar, sınıflar açarsak bu bizim için en büyük kazanım olacak. Kur’an kurslarımızın olmadığı semtler var. İnşallah hep birlikte o semtlerde de Kur’an kursları açalım.”
‘Toplu Açılış Töreni’ne Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Bingöl Valisi Kadir Ekinci, Belediye Başkan V. M. Sait Kolak, Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak, kurum müdürleri ve vatandaşlar katıldı.