Geleceğe miras bıraktığı teknolojileri, zamanının çok ötesindeki fikirleri ve sıra dışı karakteri sayesinde günümüzde en çok konuşulan bilim insanlarından biri haline gelen Nikola Tesla’nın hayatını sayfalarımıza taşıyoruz.
Nicola Tesla Dahi Ölüm Işını Teleforce göz atın.
Bir insanın karakterini oluşturan küçük detaylara bakmak, söz konusu kişinin yaptıkları ve fikirleri hakkında daha derin bir perspektife kavuşmamızı sağlayabilir. Kişinin nasıl biri olacağını şekillendiren bu tür küçük detayları bulmak için bakılabilecek en mantıklı yer ise, etrafımızda olup bitenleri anlamaya çalışarak geçen çocukluk ve gençlik yıllarıdır. Bu durum, dünyanın şahit olduğu en parlak ve sıradışı insanlardan Nikola Tesla için de geçerli. Bazı insanlar vardır, ne kadar büyürse büyüsün içlerindeki çocuksu merak ve öğrenme hevesi hiçbir zaman kaybolmaz. Yaşadığı travmatik olayların etkisiyle daha çocukken birçok psikolojik sorunla baş başa kalan Nikola Tesla’nın hayata tutunmasını sağlayan bu dizginlenemez öğrenme isteği, onu dünyanın gördüğü en büyük mucitlerden birisi haline getirdi.
TESLA HAYATLA TANIŞIYOR
10 Temmuz 1856 yılında günümüzde Sırbistan olarak anılan topraklarda hayata gözlerini açan Nikola, Ortodoks bir rahip olan Milutin ile oldukça yetenekli bir kadın olan Duka’nın dördüncü çocuğuydu. Babası Milutin köylerindeki küçük kilisenin rahipliğini yaparken, annesi Duka ise ev işlerinin yanı sıra köydeki diğer kadınlar için pratik ev gereçleri yapmasıyla tanınmaktaydı.
Herhangi bir eğitim almamış olmasına rağmen oldukça parlak bir zekaya sahip olan annesi Duka sayesinde Nikola’nın mühendisliğe duyduğu ilginin temelleri daha çok küçük yaşlarda atılmış oldu. Oldukça huzurlu ve mutlu birşekilde yaşayan Tesla ailesinin hayatını değiştirecek talihsiz olay ise Nikola henüz daha 5 yaşındayken büyük kardeşi Dane’in attan düşerek ölmesiyle yaşandı. Kardeşi Dane’in ölümünden çok fazla etkilenen Nikola Tesla bu olay sonrasında hayatı boyunca kurtulamayacağı bazı psikolojik problemlerle tanışmış oldu.
Büyük kardeşi Dane’in trajik ölümünün gerçekleştiği 1861 yılı içerisinde eğitim hayatına ilk adımını atan Nikola, babasının tayininin Gospic’e çıkmasıyla birlikte ilköğretim hayatını burada sürdürmeye devam etti. İlköğretim yıllarını Gospic’de tamamladıktan sonra lise eğitimi için 1870 yılında Karlovac’a taşınan Nikola’nın kafasındaki mühendis olma fikri, artık iyice sağlamlaşmaya başlamıştı.
Karlovac’daki okulunda matematik dersi vermekte olan Martin Sekulic adındaki öğretmeni sayesinde bilimin daha önce hiç görmediği yönleriyle karşılaşan Nikola, ne kadar parlak bir zihne sahip olduğunu ilk bu yıllarda göstermeye başladı, integral hesaplamaları gibi oldukça karışık işlemleri bile kafasında çözebilen Nikola’nın en büyük problemi kopya çekmediğini öğretmenlerine kanıtlamaktı.
4 yıllık lise eğitimini 3 yıl içerisinde tamamlayarak 1873 yılında memleketi Smiljan’a dönen Nikola, rahip olmasını isteyen babasını mühendis olabilmek için nasıl ikna edebileceğini düşünüyordu ki, memleketine döndükten kısa bir süre sonra kolera hastalığına yakalandı. 9 ay süren hastalığı boyunca birçok defa ölümün eşiğine gelen Nikola yine ölümle burun buruna olduğu anlardan birinde, babasından mühendis olması için gereken onayı koparmayı başardı.
Mühendislik okuyabileceğini öğrendiğinden midir bilinmez, kolera hastalığını atlatmayı başaran Nikola’nın, hayallerine giden yolda önündeki son engel ise askerlik göreviydi. Orduya katılmaktansa askerden kaçmayı tercih eden Nikola, 1874 yılında dağlık bir bölge olan Tomingaj’a taşındı. Bu dağlık bölgede doğayla iç içe bir yaşam sürme fırsatı yakalayan Nikola, kısa sürede hastalığının bıraktığı fiziksel ve psikolojik zayıflıklarının üstesinden gelerek kendisini üniversite hayatına hazırlamayı başardı.
1875 yılında burslu olarak Avusturya Politeknik üniversitesinde öğrenim görmeye başlayan Nikola, ilk yıllarında neredeyse hiç ders kaçırmadan ve alabileceği en yüksek notları alarak dekanın gözüne girmeyi başardı. Dekanın Nikola’nın babasına yolladığı mektuplarda Nikola’nın ne kadar parlak bir öğrenci olduğuna dair övgülerin yanı sıra eğer bu yoğunlukta çalışmaya devam ederse sağlık problemleriyle karşılaşabileceğinden de söz edilmektedir.
Sorunsuz ilerleyen üniversite hayatında ikinci yıla başlarken babasının ölüm haberini alan Nikola, psikolojik sorunlarıyla tekrar baş başa kalır. Üniversitedeki ikinci yılının sonuna doğru bursunu kaybeden ve kumar oynamaya başlayan Nikola’nın hayatı kısa süre içerisinde altüst olur. Amcalarının tüm desteğine rağmen babasının ölümünü atlatamayan Tesla, son senesindeki sınavlarına zamanında çalışamaz ve okulu bırakmaya karar verir.
Ailesiyle bütün ilişkisini keserek Maribor isimli bir şehre taşınan Nikola, burada oldukça düşük ücretli işlerde çalışarak hayatını sürdürmeye çalışır. Kendisini bulmayı başaran annesinin bütün ısrarlarına rağmen memleketine dönmeyi reddeder ve yine amcalarından aldığı para ile Prag’daki Charles-Ferdinand Üniversitesi’nde tekrar okumayı dener. Annesinin ölüm haberi üzerine bu üniversiteyi de bırakan Nikola, Budapeşte’ye taşınır ve Ferenc Puskas’ın telgraf şirketinde çalışmaya başlar.
Nikola’nın işe girdiği yıllarda henüz kurulma aşamasında olan telgraf şirketi, onun üstün mühendislik zekası ile geliştirdiği pratik çözümler sayesinde kısa sürede çalışmaya başlar. Yaptığı işlerin karşılığını şefliğe terfi olarak alan Nikola, uzun bir süre sonrasında hayatını bir düzene oturtmayı başarmıştır. Nikola’nın o zamanlar bilmediği şey ise Puskas’ın telgraf şirketinin, dahiyane fikirlerin doğumuna sahne olacak bir hayatın ilk adımı olduğudur.
TESLA Ve EDISON REKABETİ
1882 yılı geldiğinde Nikola telgraf şirketindeki işini bırakarak, Continental Edison Company adlı şirkette çalışmak için Fransa’ya taşınır. Elektrik ile çalışan aletlerin dizaynı ve geliştirilmesi konusunda gösterdiği başarılar sayesinde Edison tarafından New York’a davet edilen Tesla, bu daveti kabul eder ve 2 yıllık bir Fransa macerasının ardından Amerika’ya doğru yola koyulur.
New York’a geldikten sonra Edison’un doğru akım jeneratörleri üzerinde çalışmaya başlar ve mevcut jeneratörlerin ve motorların daha verimli ve maliyetsiz çalışmasını sağlayabilecek planlar ile Edison’a gider. Bu hevesli teklif karşısında Edison, söylediklerini başardığı takdirde Tesla’ya 50.000 dolar vereceğini belirtir. Kısa süre içerisinde eskisinden daha verimli çalışan jeneratörler tasarlamayı başaran Tesla, vaad edilen parayı almak için Edison’un yanına gittiğinde ise hayal kırıklığına uğrar. Edison tarafından ‘Amerikan mizahından hiç anlamamakla’ eleştirilen Tesla, vaad edilen 50.000 dolar yerine haftalık ücretine 10 dolar zam yapılacağını duyar duymaz istifasını verir. Tesla ve Edison arasında yaşanacak uzun süreli çekişmenin ilk basamağı da böylece yaşanmış olur.
Nikola Tesla ve Thomas Edison
1886 yılında Edison’un yanında ayrıldıktan sonra, ark lambalarını temel alan aydınlatma sistemleri üretmek amacıyla kendi şirketini kuran Tesla’nın işleri planladığı gibi gitmez. Ark lambaları fikri ile yeterli yatırımı bulamayan Tesla, birkaç yıl boyunca hayatta kalabilmek için basit tamircilik işleri yapar. Hayatını bir türlü istediği çizgiye sokmayı başaramayan Tesla, aldığı eğitimin amacını bile sorguladığı sert bir depresyon dönemine girer.
Tesla’yı yaşadığı bu zor dönemlerden çıkaracak ve Edison ile uzun süreli bir çekişmeye sürükleyecek olan gelişme ise 1887 yılının başlarında yaşanır. Uzun mesafeler arasındaki verimliliği yüzünden ülke genelindeki elektrik altyapı sistemleri için tercih edilmeye başlanan alternatif akım ile çalışan bir indüksiyon motoru geliştiren Tesla, bu yeni ve çok fazlı tasarımıyla komütatör ihtiyacını ortadan kaldırarak mevcut motorlardan çok daha verimli bir motor üretmiş olur.
Tesla’nın geliştirdiği bu yeni motor 1888 yılında American Institute of Electrical Engineers’da sergilendiğinde, alternatif akım üzerine çalışmalar yapmakta olan Westinghouse’un ilgisini çekmeyi başarır. Tesla’nın geliştirdiği bu yenilikçi motorun şirketine piyasa hakimiyetini getirebileceğini düşünen George Westinghouse, motorun üretim haklarını satın aldığı gibi Tesla’yı da oldukça dolgun bir maaş ile projenin başına getirir. Böylelikle Tesla ve Edison arasındaki ‘Akım Savaşları’da başlamış olur.
Doğru akım ile çalışan sistemlerin çoğunluğunun patentine sahip olan Edison’un şirketi ile Tesla’nın tasarımları sayesinde alternatif akım konusunda oldukça fazla patent kontrol eden Westinghouse şirketi arasındaki bu akım savaşları alternatif akımın avantajları ve Tesla’nın tasarladığı düşük maliyetli sistemler sayesinde Wetinghouse’un zaferiyle sonuçlanır. 1890’lı yıllarda yenilgiyi kabul ederek alternatif akım üzerine çalışmaya başlayan Edison, iki yıl içerisinde şirketin başındaki koltuğunu kaybeder ve Edison’un şirketi General Electric’e dönüşmüş olur.
Tesla’nın Geride Bıraktıkları
- Edison’a karşı kazandığı bu zaferden elde ettiği para ile kafasındaki diğer icatlar için gerekli finansmanı karşılamayı başaran Tesla, bugün kullandığımız teknolojilerin birçoğunun altında karşımıza çıkmakta. Tasarlamış olduğu çok fazlı sistem ile birlikte dünyanın aydınlatılmasında büyük bir rol oynamayı başarır ve daha sonraki yıllarda yaptığı buluşlar ile de çıtayı her zaman daha yukarıya taşır.
- Niagara şelalelerinden elektrik üretebilmek için geliştirdiği hidroelektrik santral patentleri, X ışınları ve röntgen teknolojisi üzerine yaptığı deneyler, radyo dalgaları ile veri transferi, uzaktan kontrol mekanizmaları hakkında yaptığı çalışmalar, atmosferin üst tabakalarındaki elektrik yükü ile çalışan vericiler ve yıldırımların doğası üzerine yaptığı çalışmalar gibi işlere bakarsak, elektriğin ve radyo dalgalarının doğasını anlamamızda Tesla’nın payını daha iyi anlayabiliriz.
- Oldukça güçlü sezgilere sahip olduğuna inanılan ve doğanın işleyişini kendine has bir basitlikle görebilen Tesla’nın, hiçbir zaman başarılı olamadığı konu ise para yönetimi oldu. Deneylerini sürdürebilmek için yeterli paradan daha fazlasını hiçbir zaman aramayan Tesla, hayatının son günlerini borç içinde geçirmek zorunda kaldı. Yapmış olduğu icatların patentlerini çoğunlukla büyük şirketlere kaptıran Tesla, çoğu zaman finansör desteği yaşamasıyla ünlüydü.
- Şizofreni benzeri bir mental hastalığa sahip olduğu düşünülen Tesla’nın 150 yaşına kadar yaşayacağını iddia etmekteydi. Bu konuya olan inancı o kadar sağlamdı ki, düşündüğü şeyleri çoğu zaman not almaz ve kafasında organize ederdi. 100 yaşına geldiğinde yaptığı çalışmaları bir kitap haline getireceğinden bahseden Tesla’nın erken gelen ölümü ise ardında birçok soru işareti bıraktı.
- New York’da bir otel odasında hayata gözlerini yumduktan sonra Amerikan hükümetinin Tesla’nın bütün notlarına el koyması ise günümüze kadar süren spekülasyonların doğmasına sebep oldu. Özellikle atmosferdeki elektriği kontrol edebilmek ve Dünya’nın manyetik rezonansını kontrol ederek doğa olaylarına hükmedebilmek, mevcut lazerlerden çok daha fazla seviyede güç üreten bir lazer cihazı yaratmak ve üzerine yaptığı çalışmaların günümüzde bile Amerikan hükümeti tarafından kullanıldığını düşünen insanların sayısı hiç de az değil.
- Sıra dışı karakteri, doğayı adeta okuyabilme yeteneği ve ölümü ile bıraktığı soru işaretleri yüzünden günümüzde Tesla, adeta bir ‘çılgın bilim insanı arketipi haline gelmiş durumda. Yaşamı ve arkasında bıraktıkları üzerine bir çok spekülasyon ortaya çıkmış olsa da, radyo dalgaları ile maket bir gemiyi uzaktan kontrol etmeyi başardığında halk tarafından büyücülükle suçlanan Tesla’nın bu tür şeylere alışık olduğunu söyleyebiliriz.