28. Dönem TBMM Başkanı, son Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım, MAKÜ Lavanta Tepesi Otelde düzenlenen 12 Mart İstiklal Marşı’nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma günü programına katıldı.
MAKÜ Lavanta Tepesi Otel’de düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.
Program içerisinde Sayın Yıldırım, Burdur Valisi Sayın Ali Arslantaş, Milletvekili Sayın Bayram Özçelik, Milletvekili Sayın Mehmet Göker, Milletvekili Sayın Yasin Uğur ve Belediye Başkanı Sayın Ali Orkun Ercengiz konuşma yaptılar.
Programın akışında Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı şiirlerin notalarla buluştuğu eserler ve İstiklal Marşımızın bir bestesi orkestra eşliğinde öğretmenler tarafından solo olarak seslendirildi.
15 Temmuz Şehitler Anadolu Lisesi tarafından organize edilen programda öğrenci Ebru Potak kendi yazdığı “Vatan Şairi” adlı şiiri okudu.
Mehmet Akif Ersoy’un hayatını ve Milli Mücadelemizi anlatan Sinevizyon “gösterimini” sonrası Mehmet Akif’ten Mektup’u 15 Temmuz Şehitler Anadolu Lisesi öğrencisi Emirhan Uyanık seslendirdi.
İstiklal Marşımızın Kabulünün 100. Yılında On Kıta bir Vatan, İlelebet İstiklal teması ile başta Vali Arslantaş olmak üzere protokol üyeleri ve öğrenciler tarafından İstiklal Marşımızın 10 kıtasının okunduğu, Akif’in şehri Burdur’umuz Tek yürek, Tek nefes olarak İstiklal Marşımızı Okuyor videosu gösterildi.
Programın son bölümünde İstiklal Marşımızın kabulünün 100. yılı münasebetiyle Burdur İlinde düzenlenen Resim-Şiir-Kompozisyon Yarışmalarında birincilik derecesi alan öğrencilerimize ve “Senin Sesinden İstiklal Marşımız” temalı İstiklal Marşımızı güzel okuma yarışmasında “İlkokul ortaokul ve lise” kategorilerinde de birincilik derecesi elde eden öğrencelerimize son Başbakanımız Binali Yıldırım tarafından ödülleri verildi.
Programın son bölümünde İstiklal Marşımızın kabulünün 100. yılı münasebetiyle Burdur İlinde düzenlenen Resim-Şiir-Kompozisyon Yarışmalarında birincilik derecesi alan öğrencilerimize ve “Senin Sesinden İstiklal Marşımız” temalı İstiklal Marşımızı güzel okuma yarışmasında “İlkokul ortaokul ve lise” kategorilerinde de birincilik derecesi elde eden öğrencelerimize son Başbakanımız Binali Yıldırım tarafından ödülleri verildi.
12 Mart programının ardından MAKÜ Çiftliği Kompleksi Açılış Törenine geçildi. Açılış töreninde son Başbakan Binali Yıldırım, Vali Arslantaş ve Rektör Korkmaz konuşma yaptı.
Yapılan konuşmalar sonrası açılış kurdelesi kesilerek Genetik ve Emriyo Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi, Süt ve Ar-Ge Birimi, Büşükbaş ve Küçükbaş Yetiştiriciği Birimi, Manda Yetiştiriciliği Birimi ve Salyangoz Yetiştiricilik Birimi gezildi.
Son Başbakan Binali Yıldırım İstiklal Marşı’nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Programındaki yaptığı konuşmada; “Mehmet Akif Ersoy’u daha iyi anlamak ve gelecek nesillere tanıtmak hepimizin boynunun borcu. Bugün İstiklal Marşı’nın kabulü olan o büyük günün yıl dönümünü idrak edeceğiz. Savaşlar elbette sahada kazanılır. Ancak milletin savaşa inanarak tereddütsüz cepheye koşması için bu yüksek ideallere inandıracak vatan evlatları da bir o kadar önemlidir. Akif memleketin dörtte üçü işgal altındayken yazdığı İstiklal Marşıyla istiklal azmini istiklal kararlılığını çok daha pekiştirmiştir. Azerbaycan’ın büyük şairi Bahtiyar Vahapzade şöyle diyor; ‘Yüzden fazla ülkenin milli marşını inceledim. Ancak İstiklal Marşı’mızın üstünde bir marş göremedim.’ O yüzden unutmayalım ki tüm dünya devletleri içinde yalnızca Türkiye, milli marşına İstiklal yani bağımsızlık denilen ülkeyiz. Mehmet Akif bu marşı yazmaya karar verdiğinde 48 saat gözüne uyku girmemiştir. Ve hangi halde olursa olsun hep İstiklal Marşı’nı düşünmüş. Töremize 40 sayısının önemi büyüktür. İşte onun için Akif bu marşı yazarken 41 beyit olarak yazmıştır. Mehmet Akif mütevazi bir yaşama sahiptir. Şiirlerini topladığı Safahat adlı kitabında İstiklal Marşı’na yer vermemiştir. Kendisine sorulduğunda ‘Onu milletimize hediye ettim. Zaten o milletin eseridir.’ diye cevap vermiştir. Aradan geçen yüzyılda marşımızın yazıldığı ilk günkü coşkuyla gözlerimizden damla akarak, tek yürek, tek ses olarak okuyabiliyorsak o hala canlıdır, bizimle beraberdir demektir. Bu topraklar bizim kaderimizdir topraklar üzerinde 100 yıl önce de emperyalist güçler plan yaptılar, proje yaptılar, cihan devleti Osmanlı’yı tarih sahnesinden silmek için Cihan Harbi’ne soktular. Onlar hesap etti ki; Osmanlı parçalanacak artık bağımsız bir Türk devleti olmayacak. Ama küllerinden yeniden doğan bu millet yedi düvele karşı amansız mücadelesini Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun arkadaşları ile sürdürmüş, aziz milletimiz ile omuz omuza verdiği mücadele ile yeniden Türkiye Cumhuriyeti’ni bağımsız bir devlet olarak tüm dünyaya ilan etmiştir. O günlerde Müslüman halktan hiçbirinin bağımsız Devleti yoktu. Tek bağımsız devlet Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. Yıllar sonra geçmişte bizi işgal etmeye kalkanlar olsun, ister bölücü PKK terör örgütü olsun, isterse 15 Temmuz gecesi demokrasimize, Cumhurbaşkanı’mıza meclisin bağrından çıkan hükümete, onun Başbakanı’na, Milletvekillerine kasteden alçak terör örgütü FETÖ örgütü olsun, vatan sevgisi, millet sevgisi, bayrak sevgisi bu millet de var olduğu müddetçe daima yenilmeye mahkûmdurlar” dedi.
Vali Arslantaş programda yaptığı konuşmada; “Türkün Ateşle İmtihanı” diye adlandırabileceğimiz Türk Kurtuluş Savaşını Kahraman Mehmetçiklerimizin insanüstü, destanı mücadelesini oldukça görkemli bir sesle anıtlaştıran İstiklal Marşımızın kabulünün 100. yılını kutluyoruz. Kaleme aldığı bu eşsiz eseri Milletimize armağan eden, Vatan Şairimiz, Mütefekkir, Gönül İnsanı, Burdur Mebusu Mehmet Akif Ersoy’u bir kez daha saygı ve rahmetle anıyorum.
İstiklal savaşının hemen öncesindeki buhranlı günlerde kaleme alınmış olan İstiklal Marşımız; Türk Milletinin azminin ifadesi, iman gücünün maddeye olan üstünlüğünün ispatı olan muazzam bir destandır.
Bir millet için en karanlık günler o milletin istiklalinin tehlikeye düştüğü günlerdir.
İstiklal Marşı Şairimiz o zor ve karanlık günlerin içinde yaşamıştır. O şartların korkunçluğunu çok iyi bilmektedir.
Bu gerçekleri Mehmet Akif “Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim, inan ki, her ne demişsem görüp de söylemişim” dizesiyle dile getirmiştir.
Gerçekten de Mehmet Akif’in kurtuluşa olan inancı o denli güçlüdür ki düşmanın Sakarya Nehrine kadar geldiği, Başkentin Kayseri’ye naklinin bile düşünüldüğü genel bir umutsuzluk ortamında;
Doğacaktır sana vadettiği günler hakkın
Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın
Diye haykırabilmiş, umudunu bir an olsun yitirmemiştir.
Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın
Diye haykırabilmiş, umudunu bir an olsun yitirmemiştir.
Milli şairimizin ortaya koyduğu gençlik modeli, hamdolsun şimdi karşımızda. Vatan, millet ve devlet söz konusu olduğunda düşmanın karşısında sıra dağlar gibi durabilen hamiyetli vatan evlatları ülkemizin bekası için büyük bedeller ödedi. Vatan sevgisi, millet yolunda canını seve seve vermek demektir. Vatan sevgisi, mukaddesatı için çırpınan yürekte olur. Burası Anadolu toprağıdır. Gönlü mayalıların yurdudur.
Bilmeyen anlayamaz bu duyguyu. Gönül mayası bireyi insan eder, toprağı vatan eder; bezi, ay yıldızlı bayrak eder ve şerefle yücelerde dalgalandırır.
Müsaadelerinizle Mehmet Akif’in Atatürk’ün hayatını kurtardığı Mustafa Sagir olayını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Müsaadelerinizle Mehmet Akif’in Atatürk’ün hayatını kurtardığı Mustafa Sagir olayını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hindistan Halifelik Akımı’nın temsilcisi rolüne bürünerek Ankara’ya gelen Mustafa Sagir, İngiliz İstihbarat Servisinin ajanı olarak çalışmış, Milli Mücadele’yi destekler görünerek, Ankara Hükümeti ile yakınlık kurmuştur. Ankara Hükümeti de Hint Müslümanlarının temsilcisi olduğu düşüncesiyle Mustafa Sagir’e yakınlık göstermiştir.
İstanbul’da Karakol Cemiyeti’nin eylemlerine katılan İngiliz ajanı Mustafa Sagir, şüphe uyandırmaması için İngilizler tarafından 17 gün süre ile tutuklanmıştır. Ankara’da Mustafa Kemal tarafından kabul edilen Mustafa Sagir’e mecliste bir de konuşma yaptırılmıştır. Mustafa Kemal’e suikast düzenlemeye yeltenen Mustafa Sagir, İngiliz ajanı olduğu anlaşılınca hemen tutuklanmış, serbest bırakılması konusunda İngiliz Yüksek Komiseri Sir Horace Rumbold’un yaptığı tüm başvurulara karşın, İstiklal Mahkemesi kararıyla ölüm cezasına çarptırılmıştır. Sorgulamasında suçunu kabul eden Mustafa Sagir, “Miralay Lawrens, Osmanlı Devleti’ni altınlarla yıkmıştı. İngilizler beni de tabanca ile Milli Hükümeti ortadan kaldırmakla görevlendirdiler. Maksadım Mustafa Kemal Paşa’yı vurmaktı. Bunların sonucunda Türklerin İstiklal Savaşı duracak, Milli Hükümet yıkılacaktı. Fakat muvaffak olamadım. Suç kimsenin değil, benimdir” demiştir.
Akif’in oğlu Emin Ersoy, İngiliz casusu Mustafa Sagir’in casusluk faaliyetinin deşifre edilmesi konusunda babasının rolünü şöyle anlatmaktadır: İstiklal Marşı şairinin, bu hain İngiliz casusunun iç yüzünü keşfetmekte çok büyük rolü olmuştur. Rol değil, Mustafa Sagir’i suçüstü babam yakalamış. Atatürk’ün doğrudan doğruya hayatı ile alakadar olan teşkilatlı bir suikasta mani olabilmiştir. Mustafa Sagir kendisine Hindistan’ın Ankara Hükümeti’ni alkışlayan bir ferdi, alem-i İslam’ın bir azası, bir sefir süsü veriyordu. Babam da eskiden beri Türkiye’de İslam birliği tesisine çalışan bir fikir adamı olarak tanındığı için, Mustafa Sagir ile samimiyet kurmuş, iç yüzünü bilmediği bu İngiliz casusunu kaç defalar Tacettin Mahallesi’ndeki evimize davet etmişti. Bu arkadaşlıktan kendi hesabına faydalanmayı düşünen Hintli casus, haberleşme işlerinde babamın adresiyle mektuplaşmayı daha uygun görmüş, Mehmet Akif vasıtasıyla haberleşmeye başlamıştı. Lakin Mustafa Sagir namına Hindistan’dan, İstanbul’dan, hatta Mısır’dan babamın adresine o kadar çok mektup geliyordu ki, peder şüphelenmeye başladı. Hiç unutmam, İstanbul’dan Mustafa Sagir’e gelen büyük bir zarfın bir ucu kazara yırtıldı. Zarfın muntazam katlanmış sahifelerce muhteviyatı gözüküyordu. İkimizin de nazar-ı dikkatini çeken şey, zarfın yazısız olması idi. Babam artık dayanamadı. Zarfı yırtarak açtı. Satırsız büyük kağıtlar bomboştu. Yalnız bu kağıtları kaplayan bir tabakada üç dört satırlık bir yazı vardı. İstanbul’da havaların yağmurlu gittiğinden bahsediyor, Mustafa Sagir’e muvaffakiyetler temenni ediliyordu. Daha sonra diğer sayfalar incelendi. Bu gibi hallerde kullanılan kimyevi mürekkeple yazıldığı anlaşıldı. Mustafa Sagir, masum olmayıp, büyük bir hain olmasının cezasını hayatı ile ödedi, darağacında can verdi.
Mehmet Akif’in dikkati sayesinde Milli Mücadele hareketinin geleceği açısından önemli bir tehlike oluşturacak bir casus yakalanmış ve idam edilmiştir. Mustafa Kemal 7 Nisan 1921’de Mustafa Sagir’le ilgili olarak İngilizleri kınayan bir de bildiri yayınlamıştır.
İstiklal Marşı’nın Kabulü ’nün 100. Yıl dönümünü en içten duygularla kutluyorum. Bu toprakları vatan yapan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına Cenabı Hak’tan rahmet diliyorum. İstiklal Marşı gibi bu eşsiz eseri bize bırakan Mehmet Akif Ersoy’u rahmetle minnetle anıyor, sizleri sevgiyle muhabbetle selamlıyorum” dedi.