Aziz Bursalı Hemşehrilerim;
2500 yıldır tarih sahnesinde bulunan bir millet olarak pek çok devletler kurduk, devletler yaşattık. Nice ülkeler, şehirler, beldeler fethettik. Ancak, bunlardan biri var ki tarihimizin en önemli yüz akı, en büyük şeref levhasıdır. İşte bu 1453 İstanbul’un Fethi’dir. Büyük fethin 569. yıl dönümünü gururla yaşıyoruz.
Sultan II. Mehmed nice imparatorun, hakanın, sultanın hayallerini süsleyen İstanbul’u 29 Mayıs 1453’te fethetti ve “Fatih” unvanıyla tarihteki yerini aldı. Hiç kimsede bu sıfat böylesine kalıcı, etkili ve isminin önüne geçen bir tanımlamaya dönüşmedi. 21 yaşında “emsalsiz” bir başarıya imza atarak düşleri gerçeğe dönüştüren genç hükümdar asırları geride bırakmasına rağmen bu fethiyle anılmaya ve anlatılmaya devam ediyor.
Fatih’in İstanbul’u fethetmesinin temelindeki en büyük hisse, Hz. Peygamberin fetih müjdesine mazhar olmasıdır: “Konstantiniyye mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel komutan; o ordu ne güzel ordudur”.
İstanbul’un Fethi, hem İslam ve Türk hem de Avrupa tarihi için döneminin en önemli olaylarından birisidir. “İstanbul’da zulmeti kapatan, İslam’ın aydınlık yüzünü açan”; çağ açıp çağ kapatan olay olarak tanımlanması da tek başına bu önemini göstermeye yeterlidir.
Dünya tarihini derinden etkileyen, Doğuda ve Batıda büyük yankı uyandıran, tarihin akışında rol oynayan, çağlar arası geçişi belirleyen İstanbul’un Fethi, Avrupa için bir hüzün ve acı bir ağıt olurken, Türk İslam alemi için bir gurur ve sevinç kaynağıdır.
İstanbul’un Fethi’nin 569. yıl dönümünün bütün milletimize, İslam alemine ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini diliyor, İstanbul’un Fethi’nin mimarı, büyük devlet adamı Fatih Sultan Mehmed’i, İstanbul’un Fethi için canlarını feda eden ecdadımızı ve vatan uğrunda canlarını feda eden tüm şehitlerimizi saygı ve rahmetle yad ediyor, saygılarımı sunuyorum.