Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nca ilimizde düzenlenen İl İnsan Hakları İstişare Toplantısı, Vali Aziz Yıldırım, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu İkinci Başkanı Avukat Alişan Tiryaki ve kurum üyeleri, Cumhuriyet Başsavcısı Soner Gül ve il protokolünün katılımı ile yapıldı.
Yahya Kemal Beyatlı Kültür Merkezi’nde saygı duruşu ve İstiklal Marşımız’ın okunması ile başlayan toplantıda, bu zamana kadar düzenlenen İnsan Hakları İstişare Toplantıları arasında en yoğun katılımın ilimizde olduğunu belirten ve bu sebeple Tekirdağ İl ve İlçe İnsan Hakları Kurulları’na ve katılımcılara teşekkür eden Türkiye İnsan Hakları Eşitlik Kurumu İkinci Başkanı Avukat Alişan Tiryaki yaptığı konuşmada; “ 2016 yılında kurulan Kurumumuz’un çalışmalarını üç başlık altında toplayabilirim. Birincisi; İnsan hakları alanında yaptıklarımız. İkincisi; Ulusal önleme mekanizması olarak faaliyetlerimiz. Üçüncüsü; eşitlik ve ayrımcılıkla mücadele alanındaki faaliyetlerimiz. En önemli faaliyetlerimiz, insan haklarının korunması ve geliştirilmesidir. Bu başlık altında başta resen incelemeler yapıyoruz, kararlar alıyoruz ve bu kararların sonuçlarını takip ediyoruz.
Son elli yılda kullanılan en efsunlu kelime, insan hakları kavramıdır. Ezen de; ezilen de, zalim de; mazlum da, yöneten de; yönetilen de insan hakları diyerek söze başlıyor. Ama bu sözün tekrarı, insan hakları ihlallerini ortadan kaldırmıyor. Ortada büyük bir paradoks var. Bu noktada ki yazarların, tarih ekseriyetinin işaret ettiği nokta şudur; İnsan haklarını konuşan, insan hakları ile yazan insanlar, bu alana kafa yoran insanlar insanı hak öznesi olarak görüyor mu? İnsana sırf insan olduğu için, onurunun yüksek olduğu için değer veriyor mu? Yoksa insan hakları kavramını araçsallaştırarak bir yerlere mi varmak istiyor? Dünyada belki de bu konuda ki en büyük sorunlardan biri olarak bu duruyor. Asla da bir çözümü olmadı. İkinci dikkat çekmek istediğim nokta insan hakları ile ilgili literatürün önemli bir bölümü batıya aittir, hatta yüzde doksanlık bir kısmı batılı ilim adamlarına aittir. Bu oluşturdukları literatüre mutlaka ki kendi medeniyetleri etki etmiştir. Biz kendi tarihimize, kendi medeniyetimizde eleştirilerin ötesine geçerek, belki üniversitelerimiz bu konularda inisiyatif alarak büyük çalışmalara imza atmak durumundadırlar. Kendi medeniyetimize, kendi köklerimize dönerek insan haklarının ne durumda olduğunu, kendi tarihimiz açısından söylüyorum, bunu önce bize, sonra da insanlığın idrakine sunmak gibi önemli görevleri vardır. Bu görev hepimize düşmektedir. Yani, Mevlana’yı, Yunus’u biz batıdan öğrenmek durumunda değiliz. Sözümü burada sonlandırırken toplantının burada gerçekleşmesinde emeği geçen Sayın Valim’e teşekkür ediyorum. ” dedi.
Ardından konuşan Vali Yıldırım; “İnsan hakları; tüm insanların, hiçbir ayrım gözetmeksizin, yalnızca insan olmalarından dolayı eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkına sahip olmasıdır. Herkes; cinsiyet, ırk, renk, din, dil, yaş, tabiiyet, düşünce farkı, ulusal veya toplumsal köken, zenginlik… gibi farklar olmaksızın kanun karşısında eşittir.
İnsan haklarının gücü, herkese eşit davranılması ilkesinden gelir. Yeni doğan her bireyin, sadece insan olduğu için sahip olduğu bütün hakları, uluslararası antlaşmalar ve devletlerin düzenlemiş olduğu kanunlar ile güvence altına alınmıştır.
Hak ihlallerinin önlenebilmesi için uluslararası ve ulusal boyutta denetim mekanizmaları kurulmuş ve bu sayede insan haklarının korunması amaçlanmıştır.
Bizler, insan hakları kavramı ile yeni tanışan bir millet değiliz.
Türk Milleti, asırlar öncesinde, diğer milletler karanlık çağ olarak adlandırdıkları çağlarını yaşarken, insan hakları konusunda devrinin ilerisinde bir hayat tarzını benimsemiş ve etkileşimde bulunduğu topluluklara örnek teşkil etmiştir. Bu da milletimizin inancı, kültürü ve diğer milli özelliklerini kaybetmemesinden kaynaklanmıştır.
Ayrıca, inandığımız İslam Dini bize ‘‘insan haklarına saygılı olmayı’’ emretmiştir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Veda Hutbesinde “Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine bir üstünlüğü yoktur.” derken, insan hakları konusunda, devrinin alışık olmadığı cümlelerle insanlara muhteşem bir ışık tutmuştur.
Hem inandığımız dini değerler, hem de tabi olduğumuz milli değerler bizi insan haklarına saygılı bir toplum haline getirmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, insan haklarının korunması ile ilgili düzenlenen birçok uluslararası anlaşmaya tarafız. Aynı zamanda da, insan hakları ihlallerinin yaşanmasını önlemek adına, ulusal boyutta kendi iç mekanizmalarımızı oluşturmuş bulunmaktayız. Bunlardan biri de, bugün toplantısını gerçekleştirdiğimiz Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, 20 Nisan 2016 tarihli kanun ile kurulmuştur.
Kurulduğu günden bu yana, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, ayrımcılıkla mücadele ve kanunda belirtilen diğer görevleri yerine getirmek amacıyla ulusal ve yerel düzeyde birçok çalışma yürütmektedir.
Bu doğrultuda; ilimizde her ayın ikinci haftası “İnsan Hakları Toplantısı” yapılmakta ve ilgili gündem maddeleri ayrıntılı bir şekilde görüşülmektedir. Özellikle, cezaevlerinde bulunan hükümlü vatandaşlarımızdan gelen başvuru dilekçeleri ele alınmakta ve İnsan Hakları İhlallerini Araştırma, İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu tarafından, çoğunlukla yerinde incelemeler yapılarak, hükümlülerle yüz yüze görüşme sağlanmaktadır.
2022 yılı içerisinde cezaevlerinde bulunan vatandaşlarımızdan gelen 48 ayrı başvuru kurulumuzda görüşülmüş ve ilgili prosedürler işletilmiştir.
Ayrıca ilimizde bulunan nezarethaneler çeşitli zamanlarda, kurulan komisyonlarımızca ziyaret edilip, nezarethanelerde incelemelerde bulunulmaktadır.
Dünya İnsan Hakları Haftası başta olmak üzere, değişik zamanlarda ilimizdeki kamu kurum ve kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarına yönelik konferanslar verilmekte, huzur evleri ve sevgi evleri ziyaretleri gerçekleştirilmektedir.
Buralarda bulunan vatandaşlarımız ve kurum personeli ile insan hakları hakkında bilgilendirici görüşmeler yapılmakta, varsa talepleri değerlendirilmektedir.
Bu kapsamda, insan haklarının korunması ve ayrımcılıkla mücadele alanında faaliyet yürüten kurum ve kuruluşların katılımı ile ilimizde düzenlenen toplantı, her türlü eşitsizliğin ve ayrımcılığın önlenmesinde bilinç oluşmasına katkıda bulunacaktır.
İnsan hakları ve her türlü ayrımcılıkla ilgili yaşanan sorunlar varsa yerinde tespit edilecek, paydaş kurum ve kuruluşların temsilcilerinin fikirlerinin alınması, sorunların daha etkili bir şekilde çözülmesini sağlayacaktır.
Bu vesileyle, istişare toplantısının hayırlara vesile olmasını diliyor; toplantının düzenlenmesinde emeği geçen Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Prof. Dr. Muharrem Kılıç’a, toplantıya katılan İkinci Başkan Avukat Alişan Tiryaki’ye ve diğer yetkililere teşekkürü borç biliyorum.” dedi.
Konuşmaların ardından, Türkiye İnsan Hakları Eşitlik Kurumu tarafından hazırlanan kısa film gösterimi yapıldı. Akabinde katılımcıların görüş ve talepleri dinlenerek soruları cevaplandı.
Yoğun katılımın gerçekleştiği toplantı aile fotoğrafının çekilmesi ile son buldu.