30 Ağustos Zafer Bayramının 100’üncü yılı nedeniyle kabul töreni düzenlendi. Edirne Valisi H. Kürşat Kırbıyık ve eşi Dilek Kırbıyık hanımefendi Zafer Bayramı kabul töreninde misafirleri kapıda karşılarken, şehit yakınları ve gazilerimizle yakından ilgilendi.
Saygı duruşu ve İstiklal marşının okunmasının ardından Edirne Valisi H. Kürşat Kırbıyık, bir konuşma yaptı. Vali Kırbıyık, Zafer Bayramı kabul töreninde yaptığı konuşmada “Büyük Zafer’i bizlere armağan eden Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun kahraman ordusu başta olmak üzere, şehitlerimizin hepsini rahmet, minnet ve saygıyla yâd ediyor; gazilerimize sağlık ve esenlik diliyorum.
Emparyalist sistemin Türk yurdu üzerine yaptığı kirli planların boşa çıkarıldığı ve milletimiz açısından büyük bir gurur kaynağı olan 30 Ağustos Zafer Bayramı bu yıl 100’üncü yıldönümü vesilesiyle daha farklı bir anlam kazanmaktadır.
Tabi Büyük Zaferi anlamak için o dönemin koşullarını şöyle bir gözlerimizin önüne getirmek gerekiyor. 18. Yüzyılla beraber başlayan gerileme süreci; Osmanlı-Rus Harpleri, Balkan savaşları ve son olarak I. Dünya Savaşının getirdiği koşullar Türk Milletinin öz yurdunda garip kalmasına neden olmuştur. İşgal, esaret, yokluk, çaresizlik ve ümitsizliğin hüküm sürdüğü bu dönemden adeta küllerinden yeniden doğarak yeni bir Cumhuriyet kurabilmek elbette kolay olmamıştır. Yüce Milletimizin feraseti; bağımsızlık ideali; zor günlerde birlik beraberlik içerisinde vatan uğruna kenetlenebilmesi gibi diğer milletlerden ayırt eden hasletlerinin sayesinde tüm yokluk ve güçlüklere rağmen; kadınıyla erkeğiyle; genciyle yaşlısıyla; askeriyle efesiyle sözün özü tüm milletçe destansı bir Kurtuluş Mücadelesi verilmiştir.Tabi bu noktada aziz milletimizin yüzene kader gülmüş ve müthiş bir deha milletimize önderlik etmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün eşsiz liderliği, kararlılığı; ileri görüşlülüğü sayesinde elde edilen Zaferlerle birlikte Türk Milletine vurulmak istenen tüm prangalar kırılmış ve bugün çatısı altında huzur ve güven içerisinde yaşamaktan büyük bir mutluluk duyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılmıştır.
Tabi Büyük Zaferi anlamak için o dönemin koşullarını şöyle bir gözlerimizin önüne getirmek gerekiyor. 18. Yüzyılla beraber başlayan gerileme süreci; Osmanlı-Rus Harpleri, Balkan savaşları ve son olarak I. Dünya Savaşının getirdiği koşullar Türk Milletinin öz yurdunda garip kalmasına neden olmuştur. İşgal, esaret, yokluk, çaresizlik ve ümitsizliğin hüküm sürdüğü bu dönemden adeta küllerinden yeniden doğarak yeni bir Cumhuriyet kurabilmek elbette kolay olmamıştır. Yüce Milletimizin feraseti; bağımsızlık ideali; zor günlerde birlik beraberlik içerisinde vatan uğruna kenetlenebilmesi gibi diğer milletlerden ayırt eden hasletlerinin sayesinde tüm yokluk ve güçlüklere rağmen; kadınıyla erkeğiyle; genciyle yaşlısıyla; askeriyle efesiyle sözün özü tüm milletçe destansı bir Kurtuluş Mücadelesi verilmiştir.Tabi bu noktada aziz milletimizin yüzene kader gülmüş ve müthiş bir deha milletimize önderlik etmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün eşsiz liderliği, kararlılığı; ileri görüşlülüğü sayesinde elde edilen Zaferlerle birlikte Türk Milletine vurulmak istenen tüm prangalar kırılmış ve bugün çatısı altında huzur ve güven içerisinde yaşamaktan büyük bir mutluluk duyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılmıştır.
Başka bir yerde görev yapıyor olsaydım belki uzun uzadıya vatan ve bağımsızlığın önemine dair konuşma yapabilirdim. Ancak Edirne’de bunları anlatmak en hafif tabiriyle gazel okumak olur. Çünkü Edirne 1829’dan 1922’ye kadar geçen 93 yıllık dönemde 4 kez işgale uğramış; Allaha şükürler olsun sonuncusu 25 Kasım 1922 olmak üzere 4 kez işgalden kurtulmayı da başarmış bir şehir. Dolayısıyla bağımsızlık; özgürlük, vatan; bayrak, devlet; cumhuriyet, millet gibi kavramların önemini en iyi kıymetli Edirneliler bilmektedir.Bugünkü çelenk sunma ve geçit törenine Edirnelilerin göstermiş olduğu ilgi ve çocuklarına da aşıladıkları Zafer coşkusuna şahitlik etmek benim için büyük bir memnuniyet kaynağı olmuştur. Elbette bugün bizlere düşen Büyük Zaferin 100. Yıldönümünü coşkuyla kutlamaktır. Ancak sorumluluklarımızı da unutmamız çok önemlidir. Çok zor şartlarda kazanılan bu vatanı canımızdan öte sevmek, korumak ve geleceğe taşımak her birimizin ayrı ayrı yükümlülüğüdür.Büyük bir inancın, azmin, fedakârlığın ve yeniden dirilişin sembolü olan Büyük Zafer, hepimize çok önemli görev ve sorumluluklar yüklüyor. Aziz milletimize ve Vatanımıza karşı yükümlülüklerimiz yerine getirmek istiyorsak;
– Valisinden; komutanına, belediye başkanından memuruna kadar her seviyedeki kamu görevlisi; görev ve sorumluluklarını tam olarak yerine getirmeli;
– Öğrencilerimiz kendilerine sunulan eğitim öğretim imkanlarını sonuna kadar kullanmalı;
– Çiftçilerimiz bir metrekare bile boş alan bırakmayacak şekilde üretim yapmalı;
– Esnafımız; Tüccarımız basiretli şekilde faaliyet göstermeli ve vergilerini ödemeli;
– Sanayicilerimiz yerli ve mili üretime destek olacak ve dışa bağımlılığı azaltacak hamleler geliştirmeli;
– Üniversitelerimiz araştırma ve geliştirmede öncü olmalı;
– Vatandaşlarımız ise şehirlerine ve ülkelerine gözü gibi bakmalı, birlik ve beraberliğinden hiçbir şekilde taviz vermemelidir.
Sözlerimi bitirirken; Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, bu toprakları vatan yapan tüm kahramanlarımızı bir kez daha saygı ve rahmetle yad ediyor; aziz milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı yürekten kutluyorum…
Büyük Zafer’imiz kutlu, hürriyetimiz ebedi olsun” dedi.
Büyük Zafer’imiz kutlu, hürriyetimiz ebedi olsun” dedi.
Zafer Bayramı kabul töreninde Edirne Valisi H. Kürşat Kırbıyık ve eşi Dilek Kırbıyık hanımefendi masaları tek tek dolaşarak davetlilerin 30 Ağustos Zafer Bayramlarını kutladı.