Afyonkarahisar Valiliği ve Basın İlan Kurumu (BİK) iş birliğinde “Dezenformasyonla Mücadele ve Basın Ahlak Esasları” konferansı düzenlendi.
Konferansa, Vali Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı, Basın İlan Kurumu (BİK) Genel Müdürü Cavit Erkılınç, Afyonkarahisar Belediye Başkanı Mehmet Zeybek, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Afyonkarahisar Bölge Müdürü Şerife Münire Burcu, Afyon Gazeteciler Cemiyeti (AGC) Başkanı Sezer Küçükkurt, medya temsilcileri ve gazeteciler katıldı.
Gazetecilerin En Büyük İmtihanı Haline Geldi
Rıza Çerçel Kültür Merkezi’ndeki konferansın açılışında konuşan Basın İlan Kurumu (BİK) Genel Müdürü Cavit Erkılınç, “Gazetecilik zor bir meslek. Bir yandan halkı doğru ve tarafsız haberlerle bilgilendirip kamuoyunu aydınlatırken diğer yandan kamu yararını ve basın ahlak ilkelerini gözetmeyi gerektiriyor. Son yıllarda gazeteciliği etkileyen çok fazla gelişme oldu. Tüm bu gelişmelerden haber üretim süreçleri, olumlu olduğu kadar maalesef olumsuz yönden etkilendi. Bu nedenle gündemimize giren dezenformasyon, gazetecilerin ve basın sektörünün en büyük imtihanı haline geldi. Kasıtlı olarak yalan, yanlış, yanlı bilgileri kullanarak kafaları karıştırmak ve insanları manipüle etmenin tercih ediliyor olması ne kadar acı. Gazetecilik tecrübesi ve pratiği yüksek meslektaşlarınızın bile son yıllarda düştüğü tuzaklardan biri olan hızlı ve dikkat çekici haber servis etme isteği, maalesef yalan haberleri besleyen en önemli sebepler arasında yer alıyor” dedi.
Asıl Amaç; Toplumun zihninde Yara Açmak
Haber atlatmak, daha çok okunmak, daha çok tık almak ve reyting telaşının eksik araştırma ve doğrulamayı beraberinde getirdiğini kaydeden Erkılınç: “Peki, birileri neden dezenformasyondan beslenir? Özellikle kritik dönemeçlerde ve kriz anlarında artış gösteren dezenformasyon içerikli haberlerin maksadının gündem değiştirmek, insanları bir şeylere ikna etmeye çalışmak ya da dikkatleri dağıtmak olduğunu görebiliyoruz. Burada asıl amaç, kamuoyunun rasyonel hareket etmesini engellemek, toplumun zihninde yara açmaktır. İşte böylesine hastalıklı hedeflerin önüne geçmek için basın sektörünün yazılı olan ilkeleri ve bir de yazılı olmayan gelenekleri vardır. Son yıllarda gazeteciliğin evrensel ilkeleri göz ardı edildikçe, küresel ölçekte çözüm ve önlem arayışı zorunlu hale gelmektedir. Dünyanın her ülkesinde, sadece kanun koyucular değil, meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler dezenformasyona karşı mücadele yürütmektedir. Bu önlem ihtiyacı toplumların sağlığı ve ülkelerin geleceği için kaçınılmazdır. Sektörün en büyük destekçisi ve özgür haber üretiminin teminatı BİK, 28 yıl sonra basın ahlak ilkelerinde değişikliğe giderek kamuoyunun doğru haber alma hakkını bir kez daha güvenceye almıştır” diye konuştu.
Sektörün Ekonomik Bağımsızlığını Güvence Altına Alacak
Erkılınç konuşmasına şöyle devam etti: “Her yönüyle kurumsallaşmış bir sektör olan gazeteciliğin, dezenformasyon karşısında varlığını koruması ve itibarını sürdürebilmesi şarttır. Devletimizin, muhatap kurumlarla ve meslek örgütleriyle birlikte yürüttüğü çalışmaların hız kazanması hem anlamlı hem de yerindedir. Basın Kanunu çalışmalarına kurum olarak güçlü destek verişimiz ondandır. Ekim ayında Meclis Genel Kuruluna gelecek kanun teklifinin kabul edilmesi sektörün ekonomik bağımsızlığını güvence altına alacak. İcra ilanları üzerinden basına verilen destek artacak, böylece resmi ilanların da devamlılığı sağlanmış olacak. İnternet haber siteleri süreli yayın sayılacak, çalışanları basın kartına kavuşacak.” diye konuştu.
Gazeteciliğin Çok Geniş Çalışma Alanı Var
Gazetecilik mesleğinin halkın haber alma hakkı ile basın özgürlüğünü arkasına alan çok geniş bir çalışma alanı olduğunu vurgulayan Vali Yiğitbaşı: “Bu geniş çalışma alanını aynı zamanda çok ciddi hassasiyetleri de göz önünde bulundurulmasını gerektiriyor. Bu ciddi hassasiyetler de başka haklara girilmemesi zorluğudur. Mesleki etik ilkelerde burada devreye giriyor. Gazetecilik mesleğini yerine getirenlerin halka, kamu otoritelerine ve iş verenlerine karşı sorumlulukları var. Burada en asgari sorumluluk ise halka karşı. Ben de en çok kendi çalıştığım alan olması nedeniyle, özel hayatın gizliliği ve mahremiyet konusunu önemsiyorum. Bunun sebebi ise internet medyası ve ekranların hayatımıza çok fazla dahil olmasıdır. Özellikle pandemi döneminden sonra hepimiz, ekranlara çok bakıyor, gözlerimizi alamıyoruz. İnternet üzerinden habercilikte rekabetle birlikte hem hız kazandığı için hem de anında refleks gösterdiği için doğruluk, başka haklara girmemek ve mahremiyete halel getirmeyecek şekilde haber yapmama konuları önem kazanmıştır” dedi.
Toplum Psikolojisinin Nasıl Bir Anda Altüst Olabildiğini Hepimiz Görmüş Olduk
Kovid-19 sürecinde toplumun ve kamuoyunun bilgilendirilmesinde medyanın önemine dikkat çeken Yiğitbaşı: “Kovid-19 ilan edildikten çok kısa bir süre sonra ‘infodemi’ diye bir kelime hayatımıza girdi. Bu kelime de Kovid-19’la ilgili insanları yalan yanlış yönlendirebilecek haber salgını olarak değerlendirebiliriz. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de bu kelimenin Kovid-19 kadar mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Bu süreçte bizlerde Kovid-19’la ilgili yüzlerce yalan haberle karşılaştık. Burada da toplum psikolojisinin nasıl bir anda altüst olabildiğini hepimiz görmüş olduk. Medyanın özenli ve hassasiyetli çalışmasının da ne kadar katkısının olduğunu da müşahade etmiş olduk. Özellikle kriz ortamlarında ve tramvatik dönemlerde doğru haberciliğe hepimizin çok fazla ihtiyacı oluyor” şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından BİK yöneticileri Cihat Zafer Demirel, “Dezenformasyonla Mücadelede Medyanın Rolü”, İdris Çam ise “Yeni Medya Basın Ahlak Esasları” konulu sunumlar yaptı.