TBMM Başkanımız Sayın Prof. Dr. Mustafa Şentop ve Tekirdağ Valisi Sayın Aziz Yıldırım, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı himayelerinde ve Türk Dil Kurumu iş birliği ile çevrimiçi olarak gerçekleştirilen Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Yunus Emre Sempozyumu’na katıldı.
Yunus Emre’nin vefatının 700. yılı münasebetiyle Yunus Emre’yi anmak ve anlamak maksadıyla düzenlenen ve Youtube üzerinden yayınlanan sempozyuma TBMM Başkanımız Sayın Prof. Dr. Mustafa Şentop ve Tekirdağ Valisi Sayın Aziz Yıldırım’ın yanı sıra Tekirdağ Namık Kemal Üniversite Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin, Türk Dil Kurumu Başkanı Gürer Gülsevin ve çok sayıda akademisyen katıldı.
Sempozyumun açılış konuşmaları Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Celalettin Vatandaş, Tekirdağ Namık Kemal Üniversite Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin, Türk Dil Kurumu Başkanı Gürer Gülsevin tarafından yapıldı.
Ardından konuşan Vali Yıldırım;
“Gelin tanış olalım.
İşi kolay kılalım.
Sevelim, sevilelim.
Dünya kimseye kalmaz.
Yunus Emre
Türk Tasavvuf Edebiyatı sahasında kendine has bir tarzın kurucusu olan Yûnus Emre, Ahmed Yesevî ile başlayan tekke şiiri geleneğini özgün bir söyleyişle Anadolu’da yeniden ortaya koymuş ve Rumeli coğrafyasında gelişen Tasavvuf Edebiyatı ondan büyük ölçüde etkilenmiştir. Yûnus tasavvufî düşünceyi derinden kavrayıp yaşamış, insan olmanın, kendini bilmenin, Cenâb-ı Hakk’a ulaşmanın şartlarını ve yollarını anlatmıştır.
Yunus’un yaşadığı yıllar, Anadolu Türklüğü’nün Moğol akın ve yağmalarıyla, iç kavga ve çekişmelerle, siyasî otorite zayıflığıyla, dahası kıtlık ve kuraklıklarla sınandığı yıllardır. 13. yüzyılın ikinci yarısı, sadece siyasi çekişmelerin değil, çeşitli mezhep ve inançların yoğun bir şekilde yayılmaya başladığı bir zamandır. Böyle bir ortamda, Hacı Bektaş-ı Velî, Ahî Evrân gibi ilim ve irfan önderleriyle birlikte Yûnus Emre, Allah sevgisini ve güzel ahlâkla ilgili düşüncelerini, İslam tasavvufunu işleyerek yüceltmiştir. Bu dönemde Anadolu’da halka sevgi ve hoşgörü; erdem ve dindarlık yolunu göstermeye çalışmış; bütün insanlığı ilâhî aşka, kardeşliğe, merhamet ve şefkate davet etmiş, insanlara teselli kaynağı olmuş bu yüzden şiirleri yayılmış, sevilmiş, yüzyıllar boyunca da dilden dile aktarılmıştır. Bu dönemde yazdığı eserlerinde düşüncelerini şu şekilde ifade etmiştir: Mal sahibi, mülk sahibi /Hani bunun ilk sahibi?/ Mal da yalan, mülk de yalan, /Var biraz da sen oyalan!..
Yunus Emre’nin hayatı, düşünceleri Türk Milleti üzerinde oldukça etkili olmuştur. Kandiller, bayramlar, Cuma geceleri, ramazanlar, teravihler, ölümler, doğumlarda Yunus Emre’nin ilahileri söylenmiştir. Yahya Kemal’in bir yazısında da belirttiği gibi çocuklar, okula başlarken yapılan “âmin alayları”nda ilk onun ilahilerini duydular. Onun ilahileriyle Türk musîkisi de önemli eserler kazanmıştır.
Yunus Emre’nin günümüzde ilgiyle okunmasının ve tanınmasının nedenlerinden birisi de Türkçe’nin söz inceliklerini kullanmada gösterdiği üstün başarıdır. 13. yüzyılda Anadolu’da yeni bir edebiyat dilinin (Batı Türkçesi yazı dilinin) doğuşunda etkili olmuştur. Eski Anadolu Türkçesi denilen bu devrin en büyük temsilcilerinden olan gönül mimarımız, aynı zamanda Türkçe’yi son derece güzel kullanıp işleyen, geliştiren büyük bir sanatkârdır. Yunus halkın dilini en canlı, en sade şekilde kullanmıştır. Yunus, edebî bir dil kullanmakla birlikte halk tarafından anlaşılabilen bir gönül dostu olmayı da başarmıştır.
2021 yılı Yunus Emre’nin vefatının 700. yıl dönümü olması münasebetiyle UNESCO tarafından anma ve kutlama yıl dönümleri arasına alınmıştır. 30 Ocak 2021 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Genelge ile 2021 yılı Cumhurbaşkanlığımız tarafından “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” olarak ilan edilmiştir. Bu doğrultuda, Allah aşkını, insan sevgisini, hoşgörüyü her daim anlatan Yunus Emre’yi iyi anlamak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla düzenlenen bu sempozyumun hayırlara, güzelliklere vesile olmasını diliyorum.
Yunus öldü diye salâ verirler
Ölen beden imiş âşıklar ölmez.
Bu sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen başta Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Sayın Prof. Dr. Mustafa Şentop’a şükranlarımı arz ediyor; Milletvekillerimize, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin’e, Türk Dil Kurumu Başkanı Gürer Gülsevin’e, sempozyuma katkı sunacak akademisyenlerimize ve diğer yetkililere teşekkürü bir borç biliyorum.” Dedi.
Ardından konuşan TBMM Başkanı Şentop; “Bilindiği gibi vefatının 700. Yılı olması münasebetiyle 2021 yılının Yunus Emre ve Türkçe yılı olarak anılması için Türkiye tarafından UNESCO’ya yapılan öneri kabul edilerek Yunus Emre 2021 yılı anma ve kutlama yıldönümleri listesine alınmıştır. 29 Ocak 2021 tarihli Cumhurbaşkanlığı Genelgesiyle de bu yılın Yunus Emre ve Türkçe yılı olarak anılması kararı duyurulmuş ve yıl içinde “Bizim Yunus”, “Dünya Dili Türkçe” başlıklarıyla etkinlikler düzenlenmesine karar verilmiştir. Hemşehrisi olmakla iftihar ettiğim Tekirdağ’da Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nce Türkçe’nin kurucu büyük şairlerinden Yunus Emre ve eserleri hakkında böyle bilimsel bir toplantı düzenlenmesine katkı veren başta üniversite rektörlüğümüze, Türk Dil Kurumuna içtenlikle teşekkür ediyorum. Sempozyuma katılan saygıdeğer bilim insanlarına, araştırmaları ve bilimsel tespitleriyle görüş ve öneriyle Türkçe’ye hizmet ettikleri inancıyla ayrıca teşekkür ediyorum. Milletimizin en büyük tükenmez serveti ve hazinesi, şüphesiz dilimiz Türkçe’dir. Dünyanın en geniş bir yüzeyine yayılmış olarak yaşayan ve Türkçe konuşan toplumların tarihin seyri içerisinde değişim ve gelişimine bağlı olarak dilimiz Türkçe’de canlı bir organizma şeklinde esnemeler ve gelişmeler yaşamaktadır. Toplumsal gelişme ve değişmeler ile dildeki gelişme ve değişmeler karşılıklı bir etkileşim içindedirler. Toplumun yeryüzü tasavvuru ve evren ufku dile yansıdığı gibi dili büyük şairler ve düşünürler tarafından işlenmiş hali de topluma yeni ufuklar ve yepyeni anlam dünyaları açarak onu yenilemekte ve yüceltmektedir. Bu etkiyi 10 belki 20 yıllık sürelerde çıplak gözle görmek belki mümkün olmayabilir. Fakat 50 veya 100 yıllık bir zaman aralığından baktığımızda net olarak bunu görebiliriz. Nitekim çağımızın büyük şairi ve düşünürü olup kimi çağdaşları tarafından bugünkü Yunus Emre olarak da anılan kıymetli Üstad Sezai Karakoç Yunus Emre adıyla bu büyük şairi anlatmak için bir kitap telif etmiş ve dil toplum etkileşimine özellikle dikkat çekmiştir.
Temel metinleri Arapça olan İslamiyet, Yunus Emre’ler aracılığıyla Türkçe’yle de ifade edilir olmuştur. öte yandan Yunus Emre’ler sayesinde Türkçe Müslüman dili olmuş, dil bu yeni inancı da kapsayarak genişlemiş ve güçlenmiştir. Vefatının 700. yılında saygı ve minnetle andığımız Yunus Emre, genç şair ve yazarlar tarafından geleceğe taşınacaktır. Buna inancım tamdır. Yahya Kemal Beyatlı’nın da işaret ettiği gibi Türkçe alevleri meşaleden meşaleye ve elden ele aktarılarak kıyamete kadar taşınacak bir bayraktır. Ateşi sönmeyecek söz bayrağımız Türkçemizdir, Büyük şiirimizdir. Yunus Emre Sempozyumu’na dilden düşünceye toplumumuz için yeni ufuklar açması temennisiyle üstün başarılar diliyorum. Hepinizi saygıyla ve içtenlikle selamlıyorum. “ dedi.
TBMM Başkanı Şentop’un konuşmasının ardından sempozyum devam etti.