ANTAKYA, Hatay ilinin 57.584 nüfuslu merkezidir. Asi nehrinin güney kıyılarından Amanos dağlarının bir kolu olan Habip Naccar dağının eteklerine kadar uzanır. Denizden uzaklığı 22 km.’dir. Eski ve heybetli kale surlarının, su kemerlerinin kalıntıları şehre ayrı bir güzellik verir. Tepelere doğru, eski çağları dile getiren eserlerin kalıntıları, şehrin içinde eski surların hala ayakta duran kapıları, Asi nehrinin üzerinde uzanan, Romalılardan kalma taş köprü eski Antakya’nın hatıralarını devam ettirir.
Palmiyeler, hurma ağaçları, portakal ve limon bahçeleri, denizden yüksekliği 80- 100 metre arasında değişen şehri, Akdeniz havasına bürür. Eski çağların, ticaret ve yol kavşağı yönlerinden zenginliği devam etmemekle beraber, Antakya gene de önemli ticaret merkezlerinden biridir.
Antakya şehrinin kurucusu, Selevkos (Asya İmparatorluğu) krallarından Antiochus l ‘dir. İki küçük kasabanın yerinde M. Ö. 300’de kurulan şehir, 26 yıl (M. Ö. 306 -280) Selevkos’lerin başkenti olarak kaldı. Kısa bir süre içinde öylesine hızlı bir gelişme sağladı ki, Roma ve İskenderiye’den sonra 500 bin nüfusuyla dünyanın 3. büyük merkezi durumunu aldı.
Bu ünlü şehrin gerilemesi Sasani (Iran) İmparatorluğu’nun kurulmasıyla başlar (M. S. 226-642). Romalılarla yüzyıllarca çekişme alanı durumuna gelen Antakya, Şepur I tarafından M. S. 260’da ele geçirilerek içindeki halkın büyük bir çoğunluğu İran’a sürüldü. Sonradan tekrar Romalıların eline geçti. Husrev I Nuşirevan zamanında, 538’de bir kere daha Sâsanî’lerin saldırısına uğrayan şehir, baştan başa yakılıp yıkıldı. Birbirini izleyen depremlerle de büyük yıkıntılara ve nüfus kaybına uğradı.
Bizans İmparatoru Justinianus, şehri sonradan daha küçük çapta yeniden kurdu. 638’de, Hazreti Ömer zamanında Müslüman Arapların eline geçen Antakya, uzun yıllar Abbasi İmparatorluğu’nun Bizans’a karşı önemli bir sınır eyaleti durumunda kaldı. Bir ara tekrar BizanslIların eline geçtiyse de 1084’de Anadolu Türk Birliği’ nln kurucusu Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından kurtarıldı.
- Haçlı Seferi sırasında Hıristiyan ordusundan 100 bin kişilik bir kuvvet 21 ekim 1097’de kanlı bir savaştan sonra Antakya’yı aldı. Antakya 170 yıl Hıristiyanların ünlü bir dükalık merkezi durumunda kaldı. Bu dukalığa, Türk Memlûk Hükümdarı Sultan Baybars 19 mayıs 1268’de Antakya’yı alarak son verdi.
Memlûk’lere karşı Mercidâbık zaferini kazanan Yavuz Suttan Selim, bütün Mısır ve Suriye ile birlikte bugünkü Antakya topraklarını da 15i6’da Osmanlı Imparatorluğu’na kattı. - yüzyılda, Trablusşam Beylerbeyliği’nin 20. yüzyıl başlarındaysa Halep eyaletinin ilçe merkezlerinden biri da Antakya idi. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra Fransızlar tarafından işgal edilen Hatay’la birlikte Antakya, Kurtuluş Savaşı sırasında yapılan Ankara Antlaşması’yla içişlerinde bağımsız bir duruma geldi. Bütünüyle Türk halkının yaşadığı bu topraklarda 1937 yılında bağımsız bir Hatay Devleti kuruldu. İki yıl sonra aldığı bir kararla 23 temmuz 1939’da anavatana katıldı. 7 temmuz 1939’da kurulan Hatay ilinin merkezi de Antakya oldu.