Aziz şehitlerimizin değerli yakınlarına ve kahraman gazilerimize, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tevcihi ile Türkiye Cumhuriyeti Devlet Övünç Madalya ve Beratları, tüm yurtta olduğu gibi ilimizde de düzenlenen törenle takdim edildi. Hüznün ve gururun bir arada yaşandığı törende, Vali Seddar Yavuz, Sayın Cumhurbaşkanımızı temsilen 5 şehit ve 4 gazi olmak üzere 9 aileye Devlet Övünç Madalyası ve Beratlarını tevcih etti.
Akçakoca Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen törene; Vali Seddar Yavuz’un yanısıra, Deniz Eğitim-Öğretim ve Garnizon Komutanı Tümamiral Ayhan Gedik, Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Aziz Bakıoğlu, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Yaşar Çakmak, Baro Başkanı Av. Bahar Gültekin Candemir, Vali Yardımcıları, Kocaeli İl Emniyet Müdürü Veysal Tipioğlu, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Yavuz Selim Kapancı, daire müdürleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, şehitlerimizin aileleri, gazilerimiz ve yakınları katıldı.
Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan program, Fevziye Camii İmam Hatibi Faruk Çoban’ın Kuran’ı Kerim tilaveti ile devam etti.
Herkesi sevgi ve saygı ile selamlayarak sözlerine başlayan Vali Seddar Yavuz yaptığı konuşmalarında; “Konuşmama değerli hocamızın okumuş olduğu Bakara Suresi 154. Ayet-i Kerime ile başlamak istiyorum. Yüce Allah bu Ayet-i Kerime’de “Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz, Bilakis onlar diridirler, fakat siz onu bilemezsiniz.” diye buyuruyor.
Aziz Türk Milleti’nin Evladı Geçmişiyle Onur Duymalı, Gurur Duymalı ve Kim Olduğunu Asla Unutmamalıdır
Milli gelirine oranla en fazla hayır ihracatı yapan milletin Türk Milleti olduğunu belirten ve Şehadet makamının büyüklüğüne vurgu yapan Vali Yavuz; Şehadet bir çağrıdır nesillere, çağlara. Bu nedenle bütün Türk büyükleri, bütün İslam büyükleri yatağında ölmeyi değil, cenk meydanında ölmeyi, Allah’a bu şekilde kavuşmayı, Allah ile buluşmayı, Allah ile şereflenmeyi, şehit olarak Allah’ın huzuruna çıkmayı arzulamışlardır. Çünkü şehitler Allah’ın lütfuna, keremine layıktır ve şahittir. Bu nedenle de şehitlik Peygamberlikten sonraki en yüce makamdır. Bu anlayış ve düşünceyle yüzyıllardır İ’lay-i Kelimutullah’ın peşinde koşan, Allah’ın kelamını hâkim kılmak için Kuran’ı Kerim’deki tebliğ anlayışını yerine getirmeyi görev bilen, mazlumların, mağdurların yanında olmayı ve gözyaşı silmeyi hedefleyen Aziz Türk Milleti; sömürmeyi, katletmeyi, öldürmeyi değil, her zaman yaşatmayı, her zaman yüzlerdeki tebessümün sebebi olmayı tercih etmiştir. Bu mücadele Hakk ile batılın mücadelesidir. Nitekim Türk tarihine baktığımızda dünyanın en büyük imparatorluklarını kurduğumuzu, gittiğimiz her yere huzuru, barışı ve refahı götürdüğümüzü memnuniyetle müşahede ediyor ve ecdadımızla gurur duyuyoruz. Birilerinin anlattığı gibi ecdadımız sömürgeci, gerici ve yobaz değildir. Dava şuuru içinde yaşayan ve bunun için bedel ödeyen bir ecdat ve bir millettir. Aziz Türk Milleti’nin evladı her zaman geçmişiyle onur ve gurur duymalı, kim olduğunu asla unutmamalıdır. Biz dün ve bugün kim olduğumuzu biliyoruz. Yarın kim olacağımız konusunda da tereddüdümüz yok. Kutlu, çileli ama mübarek bir yolda olduğumuzun farkındayız. Dikkat ederseniz dünyanın neresinde bir kriz varsa orada biz varız. Bugün milli gelirine oranla en fazla hayır ihracatı yapan millet Aziz Türk Milletidir. Tarihten gelen sorumluluğumuzun farkında ve bilincindeyiz. Türk Milleti’nin yeniden şahlanışı, dirilişi, ve kıyama kalkışı küresel çeteleri rahatsız etmiştir. Bu küresel çeteler PKK, DEAŞ, DHKPC gibi terör örgütlerini kurmuş, içimizdeki hainleri büyütmüş, beslemiş ve zihinlerini işgal etmiştir. Dahası yetmemiş Ortadoğu’da, Afrika’da 20 milyona yakın Müslümanı katletmişlerdir. Bunlar milli şairimiz Mehmet Akif’in dediği gibi; “Tek dişi kalmış canavarlardır”. Ölen, katledilen Müslümansa bunlar kör, sağır olurlar ve kılıf bulurlar ama kendilerinden birisi öldüğünde kızılca kıyameti koparırlar. Oysa bizim medeniyetimizde sadece ‘insan’ vardır. Dinine, etnisitesine, rengine, kimden olduğuna tarihimiz boyunca da bugün de bakmadık, yarın da bakmayacağız. Çünkü biz Allah’ın yarattığı ve yaratılmışların en güzeli, en şereflisi olan insana hürmet ederiz. Kim Zulme uğruyorsa, kimin hakkı gasp ediliyorsa, kim katlediliyorsa biz onun hangi milletten, hangi dinden olduğuna bakmayız. Bizi farklı kılan şeyde tam olarak budur. Biz çıkarlarımızın peşinde değil insanlık peşinde koşarız. O yüzden bu asır Türklerin asrı, yeniden diriliş ve kıyama kalktığımız yüzyıl olacaktır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün göstermiş olduğu çağdaş uygarlık seviyesine ulaşıyoruz, geçeceğiz. Kuruluşumuzu tamamladık. Artık diriliş, kıyam ve yükseliş vaktidir. Aziz Milletimizin her bir evladı Türk’ün istikbaline, geleceğine dair kanaatini her daim zinde tutmalıdır. Bu memleketin evlatlarına Batı’ya gidin, Batı’ya koşun, bu ülkeden bir şey olmaz diyenler olsa olsa Batı’nın taşeronlarıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları; yıkılmış, yakılmış, işgal edilmiş bu ülkeden bir şey olmaz, biz de iyi eğitim aldık, geleceğimizi Batı’da kuralım dediler mi? Yokluklar içerisinde genç bir Cumhuriyet kurdular. Mücadele ettiler, şehit oldular, gazi oldular ama bağımsız genç bir Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurdular. Türkiye 1919’dan, 1938’den, 1960’tan, 2000’den daha mı kötü? Gençlerimizi, insanlarımızı, evlatlarımızı umutsuzluğa sürüklemek, her şeyi kötü göstermek ve umutsuzluk bataklığına sürüklemek hangi aklın ürünü olabilir? Biz gençlerimize diyoruz ki; biz dün büyüktük, bugün büyüğüz, yarın daha da büyük olacağız. Eğer güçlenmezsek bize bunların verebilecekleri şey kan, gözyaşı, ölüm ve işgaldir. O yüzden milli şuurun zinde durması, her bir vatan evladının kendini ve milletini sevmesini, vatanına sevdalı olmasını arzu ediyor ve bekliyoruz. Allah’a hamd olsun ki bu vatanın evlatları bu şuurdan hiçbir zaman vaz geçmemiştir.
Kırmızı Çizgimiz; Şerefimiz, Namusumuz, Bağımsızlığımızın Sembolü Ay Yıldızlı Al Bayrağımızdır
Bu ülkede herkesin toprak bütünlüğümüzü koruması gerektiğini belirten Vali Yavuz; Bizim net bir duruşumuz var. Bayrağımızı kabul etmeyen, toprak bütünlüğümüze saygı duymayan, parçalamak isteyen ve demokrasinin bütün nimetlerinden istifade ederek hainlik edenlere bu ülkede yer olmadığını bir kez daha söylemek istiyorum. Bu ülkede siyaset mi yapacaksınız, kamuda memur mu olacaksınız, işadamı mı olacaksınız önce Ay Yıldızlı Al Bayrağımıza selam duracak, saygı göstereceksiniz. Türkiye’nin toprak bütünlüğüne, bu vatanın 780 bin kilometrekaresine göz dikmeyecek, bu vatanı kendi vatanınız gibi göreceksiniz. Eğer böyle görmüyorsanız bu ülkede size yer yok. Kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz. Batı’nın, küresel çetelerin taşeronlarına bir kez daha söylüyorum. Meslek hayatımın yaklaşık üçte birini Doğu ve Güneydoğu’da geçirmiş, bombalı saldırıya maruz kalmış, bu ülkenin bir Valisi olarak söylüyorum: ‘Haddinizi bilin.’ Bu ülkede etnik bir sorunumuz yoktur. Barış içinde, kardeşçe yaşayacağız. Etnisiteniz sebebiyle paşa mı olamadınız? Vali mi olamadınız? İşadamı mı olamadınız? Bana olamadığınız bir şey söyleyin. Benim gibi Eskişehirli bir Türk evladı ile yurdumuzun herhangi bir ilinde doğan, büyüyen Türk Vatandaşı arasında hangi haklar konusunda farklılık olduğunu birisi bana söylesin? Etnisitesi sebebiyle kim Vali, Kaymakam, Hakim, Savcı olamadım ya da siyasete giremedim diyecek? Kırmızı çizgimiz; şerefimiz, namusumuz, bağımsızlığımızın sembolü Ay Yıldızlı Al Bayrağımızdır. Şanlı bayrağımıza selam duruyor, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü kabul ediyor musunuz? Türkiye’nin bir bölgesinde başka bir devlet kurmaya çabalıyorsun. Sonra bu ülkede demokrasi yok, insan hakları yok diyorsun. Bu nasıl bir aymazlık ve ihanettir. Terör örgütlerini ve siyasi uzantılarını bu ülkede meşru gösteren, onlarla işbirliği yapan gruplara sesleniyorum. Bunun sonu bir felaketle sonuçlanır. Bu ülkenin PKK’ya ve siyasi uzantısına tahammülü yoktur. Bu ülkenin sinir uçlarıyla oynamayın, aklınızı başınıza alın. Dünyanın hiçbir yerinde bayrağı tanımayan, toprak bütünlüğüne saygı duymayan bir siyasi hareketin meşru olabilmesi mümkün değildir. Devleti temsil edemezsin. Buradaki oturan şehit çocuklarına, ailelerine, aziz milletimize ihanettir bu. Ne zaman uyanacaksınız? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Valisi sıfatıyla bunları söylüyorum. Kişisel olarak hiçbir değerim olmayabilir ama bu devletin Valisi olarak, bu devletin toprak bütünlüğünü korumak benim en temel görevim. Bunda bir tehlike görürsek tereddüt etmeden postallarımızı giyer ve vatanımızı savunuruz.
Bugün İtibariyle 7700 Ailenin Kapısını Çalmış Bulunuyoruz
Şehit ailelerimiz bizim baş tacımızdır. Kahraman Gazilerimiz gözümüzün nurudur. Onları gördükçe gururlanıyor, başımızı öne eğiyor ve saygıyla selamlıyoruz. Göreve geldiğimiz günden bu yana bütün şehit ailelerimiz ve kahraman gazilerimizin her daim yanlarında olduk. Eşimle ben haftada 30 aile, Kaymakamlarımız ve Vali Yardımcılarımız haftada 10 aile ziyaret ediyorlar. Bunlar şehit ve gazi ailelerimiz, ekonomik yoksunluk içinde bulunan ailelerimiz, engellilerimiz, yaşlılarımız, yetimlerimiz, öksüzlerimizdir. Ayda 840 aile ziyaret ederek yılsonuna kadar 11 bin ailenin kapısını çalmış olacağız. Kocaeli’de göreve başladığımız günden bu güne kadar 7700 aileyle gönül köprüleri kurduk. Biz sizlerle beraberiz, sizin yanınızdayız, bütün şehit ailelerimizin, kahraman gazilerimizin emrindeyiz. Bunu söylemekten de onur ve gurur duyuyorum. Bu vesileyle bugün Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan adına, devletimizin başı adına sizlere madalya tevcihinde bulunacağım. Mahzun olmayın, Allah sizi evlatlarınızla Cennetinde buluştursun inşallah. Bir şehit annesi, babası olmak, bir şehidin evladı ve eşi olmak öyle büyük bir onur ve gurur ki. Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV)’in ifadesine göre şehitler defaatle dünyaya gelip, tekrar tekrar şehit olmak isterler. Bizler için, geride kalanlar için büyük bir acı ve hüzün ama şehitlerimiz için büyük bir nimet, büyük bir rızık, büyük bir lütuftur. Bizler iman etmiş, bunun şuurunda ve bilincinde olan insanlarız. Allah ne kadar nefes almayı, ne kadar dünyada kalmayı nasip ederse o kadar bu dünyada kalırız. Bir şehidimizin cenazesinde söylediklerimi burada tekrarlamak istiyorum: ‘Kimileri ölürken, ailesini, kendisini ve milletini utandırır, kimileri ölürken de hem ailesini, hem kendisini hem de milletini şereflendirir, onurlandırır.’ Ne mutlu ki sizin evlatlarınız ve eşleriniz hem sizleri, hem milletimizi onurlandırmış ve gururlandırmıştır. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Şehitlerine Şiiri’nde dile getirdiği gibi ‘Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber, Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.’ Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.” dedi.
Vali Seddar Yavuz konuşmalarının ardından Şehitlerimiz Mahmut Top, Fatih Karagöz, Ali Dülek, Adem Demir ve Yunus Budak’ın aileleri ile Gazilerimiz Kenan Esmer, Kadir Uncu, Soner Özdemir ve Salih Varçın’a Devlet Övünç Madalyalarını ve Beratlarını takdim ederek, günün anısına toplu fotoğraf çekildi.
Şehitlerimiz ve Gazilerimizin çocuklarıyla da yakından ilgilenen Vali Yavuz, onlara çeşitli hediyeler verip sevindirerek gönüllerini aldı.